Page 252 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 252
240 Gülden Bülbüllere
Sebahattin Karakelle
Dergâhın müdavimlerinden Hacı Yunus Akduman Amca vardı.
Muhterem bir insandı, yaşlıydı ve peynircilik yapardı. Efendim
Yunus Amca’ya çok değer verirdi. Dergâhın alt katındaki
yemekhanede daima çorba olduğu hâlde Yunus Efendi yemeğe hiç
inmek istemezdi. Bir keresinde Efendim ona:
˗ Hacım, yemek yedin mi? diye sormuş. O da:
˗ Ben tokum Efendim! demiş. Bunun üzerine Efendim:
˗ Ya, bir defa da buraya aç gelin!
buyurmuş. Evi arka mahallede, yani dergâha yakın olduğu için
Yunus Amca evinde yemek yiyor, Tekke’ye öyle geliyordu.
Nazenin bir insan olduğu için “Tekke’de misafirler yemek yesinler”
diye düşünüyordu.
Bir gün Erzincan’da bir arkadaşımla tasavvuftan bahsederken
bana “Gel gidelim, dergâhta bir yemek yiyelim.” dedi. Ben de
“Olur” dedim. Dergâhta misafirler de varmış. Mutfakta herhâlde üç
sofra vardı. Abdurrahim Efendim Hazretleri ile yer sofrasına
oturduk. Bahsettiğim arkadaşım da tam yanına oturdu. Çorbayı içtik.
Sonra dolma geldi. Efendim Hazretleri bir parça yedikten sonra elini
Yunus Amca’nın dizine vurarak “Ye Efendi ye! Bu dolma bitmez.
Biz yeriz, birileri de koyar.” dedi. Nedense yanımdaki arkadaşım
utanıp kızardı! Tekkenin çorbasında şifa olduğu için bereketiyle
herkese yetecek şekilde sofralar misafirlerle dolup taşıyordu.
***
1970’li yıllarda Erzincan’da öğretmenlik yapıyordum. Bir de
dükkânımız vardı. Müsait zamanlarımda oraya gidip Ağabeyime
yardımcı oluyordum. Dükkânımız Karakaya duraklarının
yakınındaydı. Efendim Hazretleri biz çocukken zaman zaman bu
dükkâna gelir, hâlimizi hatırımızı sorar ve sonra sessiz bir şekilde
oturup kendi köyüne sefer yapan kardeşi Halim Efendi’nin
otobüsünü beklerdi. Beklerken de bizi sever ve otobüs gelince
otobüse binip köyüne giderdi. Abdurrahim Efendim dükkâna
gelince bereketimiz artardı. Efendim dükkânın önünde otururken
çok müşteri gelirdi. Efendim ayrıldıktan sonra ise müşterilerin
yoğunluğu azalırdı.