Page 91 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 91

Tasarruf                                                 79

          dedi. Henüz namazı da kılmamıştık. Mübarek:
              ˗  Hemen namazı kılalım.
          buyurdu. Namazdan sonra Mübarek bana dönerek:
              ˗  Biz gidelim. Hüsnü Efendi gidebilir miyiz? Uyku durumun
                 nasıl?
          dedi. Ben de:
              ˗  Efendim, Hafız Şükrü Ağabeyim de yanımızda. Himmeti-
                 nizle gideriz.
          dedim. Mehmet Karakaya ve Ali Ayçiçek Ağabeyler o akşam başka
          bir yerde misafireten kalmakta idiler. Efendim:

              ˗  Biz onları da alalım.
          buyurdu. Gidip kaldıkları evden onları aldık ve yola koyulduk. Sivas
          yol ayrımına geldiğimizde Mübarek Efendim Hazretleri:
              ˗  Böyle düz devam et!

          buyurunca, Sivas istikametine dönmemiz gerektiği hâlde “Efendim,
          yanlış  gidiyoruz.”  demedim.  “Efendim, siz bilirsiniz.”  diyerek
          Ankara istikametine devam ettim. Çünkü daha önce bizim Efendim
          Hazretleri  ile  bir  ay  süren  bir  gezimiz  olmuştu.  O  gezi  sırasında
          yanımızda olan Pişkidağlı Ahmet Efendim bana bazı öğütler vermiş
          ve “Efendim Hazretleri ne derse desin, sana yanlış da gelse itiraz
          etme.” demişti. Ankara yönünde on beş kilometre kadar gittikten
          sonra Mübarek Efendim:
              ˗  Hüsnü  Efendi,  sanki  yanlış  gidiyoruz!  Şöyle  kenara  çek.
                 Yok, yanlış gidiyoruz. Geri dön.
          dedi  ve  geri  dönüp  yolumuza  Sivas  yol  ayrımından  devam  ettik.
          Efendim’in bize “düz devam et” diyerek ters yöne gönderip sonra
          geri   döndürmesinin   hikmetini   sonradan   anladık.   Bizim
          yolculuğumuzu  şafak  vakti  gün  aydınlanmasına  yakın  kaza
          mahallinde olmamıza göre ayarlamıştı.
            Sivas’ı geçtiğimizde bende ne uyku vardı ne de başka bir şey.
          Sanki  kırk  yıllık  uyku  uyumuştum.  Bu  yüzden  Hafız  Ağabey’in
          arabayı kullanmasına gerek kalmadı.
   86   87   88   89   90   91   92   93   94   95   96