Page 144 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 144

138                                         Gönlümüz Beraber

          yürüyüşe çıktığını duydum. Geceleri Tekke’de yatıyordum. Erken-
          den Hidayet Amca’nın evinin önüne gittim ve beklemeye başladım.
          Eğer Efendim’i yakalarsam peşine takılacaktım.
                 Baktım Efendim çıktı, yürüyüş yapıyor. Ben de arkasına ta-
          kıldım.  Yanında  kimse  yok,  elinde  baston  ara  sokaklardan  yürü-
          yordu.  Uzaktan  takip  ettim,  dayanamadım,  kendisine  yaklaştım.
          Beni gördü ve yanına çağırdı. Beraber yürümeye başladık. İyi de
          şimdi bir şeyler konuşmamız lazım. Mübarek başladı sohbet etmeye.
          Alâeddin  Attar  Hazretleri’nin  halifelerinden  Nizameddin  Hamuş
          Hazretleri’nden bahsetti.

                 Efendim’le yürürken kafama takılan bir soru aklıma geldi.
          O günlerde tasarruf teşvik fonunun nemaları ödenmeye başlanmıştı.
          Bizim çevremizde de bu nemaların alınıp alınamayacağı, alınacaksa
          nerelere harcanabileceği tartışılıyordu. Bu arada bazıları da kendile-
          rince “Arabana benzin al. Yanar, gider” gibi fetvalar veriyorlardı.
          Ben de açıkçası alma taraftarı değildim. Faiz diye ilk nemayı bir fa-
          kire kömür parasına harcaması şartıyla iletmiştim. Nema o zamanlar
          birkaç taksitte ödeniyordu. Daha önce Efendim’i ziyarete İstanbul’a
          gitmiştim. Huzurunda otururken Efendim’e bir telefon geldi. Anla-
          dığımız kadarıyla karşıdaki kişi “Efendim, nema var. Ne yapalım?”
          diye soru soruyordu. Efendim karşıdakine:

              ˗  Evin kira mı?
          diye sordu. Karşıdaki de sanırım “kira” diye cevap verdi ki Efendim
          ona:
              ˗  Tamam, sen nemayı kirana ver.
          buyurdu. “Demek ki bunun cevabı buymuş. Ne yapalım!” dedim.
          Hâlbuki biz başkasının kömürü için vermiştik. “Şimdi Efendim ‘ne-
          mayı kiraya ver’ diyor. Ben de kiracıyım. Ben de mi versem acaba?”
          diye gönlümden geçiyor. Ama içim de almıyor, kafam karıştı. Sonra
          nefsime uyup kendi kendime dedim ki “Sen Efendim’den daha mı
          takva ehlisin ki onun sözlerine itimat etmiyorsun. Efendim nemayı
          kiraya ver diyorsa kiraya ver, ne diyorsa onu yap.”. Böylece bir son-
          raki ay verilen nemayı kiraya verdim.  Cebimde bir kira parası ol-
          masına rağmen o ay iki yakam bir araya gelmedi. Ayın yarısı gel-
   139   140   141   142   143   144   145   146   147   148   149