Page 141 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 141
Ruhumuz Beraber 135
silsileyi sayıyorum: Muhammet Sami (k.s) bir, Muhammet
Beşir (k.s.) iki, Dede Paşa (k.s) üç, bizi de sayarsan dör-
düncü oluyoruz. Bu yolda biz onlardan daha büyüğüz.
dedi. Daha evvel Efendim’den böyle açıkça yapılmış bir anlatım
duymamıştım. Odada üç tane hacı emmi ve biz varız. Efendim
“Bunların içinde biz daha büyüğüz” buyurmuştu. Böyle bir açık ta-
vırdan bende bir muhabbet coştu ve içimden “Benim efendim herif!”
dedim. İçeri odaya yer sofrasında yemek hazırladılar, yemeğe çağır-
dılar. Efendim, biz ve o hacılar sofraya geldik. Beni de yanına
oturttu, hatta sofra bezini dizimize çekti.
Yemek yiyoruz. Ama ben dayanamadım, hazır içeride de
muhabbeti almıştık:
˗ Efendim, bağışlayın. Ben hiçbir şey bilmiyorum. Maneviya-
tın kokusu ya meczublardan ya da bizim ihvanlardan geli-
yor. Diğer başka cemaatlerden benzeri hâller bana gelmiyor.
dedim. Bunu derken de “haddimi aştım” diye korktum. Efendim:
˗ Hı, hı, doğru.
dedi. Bu sefer de şaşırdım. Hâlbuki “Olur mu hiç? Bir sürü hizmet
eden tarikatlar var.” diyecek diye beklemiştim. Ondan sonra tebes-
süm etti ve eliyle işaret ederek:
˗ Sen yemeğini ye!
dedi. Zamanın kutbuna zaten kendisine bağlı olan “Tüm velileri ta-
nıyor musun? Onlar da büyüktür.” denilmesi zan üzerine gerçekleş-
tirilmiş uygunsuz bir konuşmadır. Herkes şeyhini zamanın kutbu bi-
lecek, hakkıdır ve feyzini de alır. Fakat zamanın kutbu bir tanedir ve
bunun da işaretleri vardır. Efendim’in bunu burada bir şekilde anlat-
ması, bize de hoş bir hatıra olarak kalmıştı.
Tüneyli Hanım İhvanlar
Bir sene sonra Efendim Çankırı’ya giderken Hacı Anne’yi
yanına almamıştı. Çankırı’dan Ankara’ya gelen arabaya Efendim’i