Page 152 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 152
146 Gönlümüz Beraber
Tabii bu izin duyulunca herkes gelip bana “Arabamız var,
beraber gidebiliriz.” diye tekliflerde bulunmaya başladı. “Mustafa
Ağabey, hazırlan. Samsun’a Teveccühe gidelim. Bir araba da olsa
Efendim’den müsaade aldık.” dedim. Tabii mahallemizdeki Mus-
tafa Ağabey havalarda uçuyor. Onun arabasına dolup yola çıktık.
Hatırladığım kadarıyla arabada Harun Hoca da vardı.
Samsun’a vardığımızda bizim arabadakilerin haricinde üni-
versiteden Uğur da gelmiş. O da yanına nüfus kâğıdını almış, niye
geldiğini soranlara “Ben Çorumluyum. Çorum’a da müsaade var.
Ben de Teveccühe gireceğim” diyor. Hâlbuki Efendim “Çorum’a
müsaade var” demişti, Ankara’dan gelen Çorumluya değil.
Akşam sohbet oldu, sonra hatme yapıldı, Efendim yine ce-
lalliydi. Gözlerinden sanki ateş çıkıyordu. Ben de yakınında oturu-
yorum. “Nasıl olsa müsaadeliyim” diye çayını falan veriyorum.
Ama bana da ters davrandı. Anladım ki durum gergin. Kendi ken-
dime “Sıvış, Efendim’in gözüne görünme.” dedim ve hemen yakın
plandan kaçtım.
Sonra Samsun’da Hoca olan Ömer Ağabey “Hadi, ben sizi
götüreyim, evde misafir edeyim.” dedi. O zamanlar ihvanları böyle
evlerde misafir ederlerdi. Gece onun evinde kalıyoruz, yanımızda
Uğur da var. Ben:
˗ Eyvah! Efendim Hazretleri kızacak.
dedim. Mustafa Ağabey:
˗ Ne var yâ! Biz izinli geldik.
dedi. Ben:
˗ Ağabey, bak tarikatta ayrıcalık olmaz. Ben de korkuyorum.
“Biz izin aldık” diye rahat rahat oturamayız.
dedim. Ondan sonra Uğur:
˗ Ağabey, ben Çorumluyum.
dedi. Ben de:
˗ Uğur, Hazret-i Pîr’e numara çekilmez. Bak ben sana bir
hikâye anlatayım.
deyip aynen şu olayı anlattım: