Page 151 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 151

Ruhumuz Beraber                                         145

          dedi ve kalkıp teveccüh yaptı. Zırıl zırıl ağlayan, sızlayan ihvanlarla
          ortalık bir garip olmuştu. Sonra teveccüh bitti. Ekmeğini, ayakkabı-
          sını alan kaçıp gidiyordu. Böyle enteresan bir teveccüh yaşamıştık.

          Samsun Teveccühünde Yaşanan Hâller
                  Bir teveccüh hatırasını daha aktaralım. 1996 yılıydı, Sam-
          sun’da teveccüh olacaktı. Efendim Hazretleri Ankara’daydı ve yine
          çok kalabalık olacağı için “Çorum, Samsun, Amasya katılsın. Bölge
          dışından başka kimse gelmesin. Özellikle Ankara’ya yasak.” dedi.
          Hatta o teveccühe Ankara’dan gidenlerden yolda çok ciddi kaza ge-
          çirenler de oldu. Çünkü o dönemlerde ihvanlar muhabbetten nere-
          deyse düz duvara tırmanıyordu. Bıraksan Efendim Hazretleri’ni mu-
          habbetten  çiğ  çiğ  yiyecekler!  Onun  yasağını  delmek  bile bunlara
          zevk veriyordu.
                 Açıkçası o tarihlerde Efendim nereye gitse biz de peşine git-
          meye çalışıyorduk. Samsun’daki teveccühe ben de gitmek istiyor-
          dum, ama yasak vardı. “Ne yapsam, ne etsem?” diye düşünüyordum.
          Efendim genellikle üç haftada bir tıraş olurdu ve o hafta içinde de
          tıraş olacaktı. Efendim’i Berber Çetin tıraş ederdi. Ben de ona ya-
          maklık yapardım. İşte sıcak su getirirdim, örtüsünü sererdim, peçete
          hazırlardım. Yani Çetin’e yardım etmek bahanesiyle tıraşa girerdim.
          Çetin Ağabey de Efendim’i çok nazenin bir şekilde ve âheste âheste
          tıraş ederdi. Efendim’in saçını ve sakalının dip bölgelerini usturayla
          güzelce alır, sonra kulak kıllarını (vb.) tıraş ederdi. Samsun’a gitme-
          den önceki bu tıraştan sonra Efendim bize dua etti, Çetin Ağabey
          Efendim’in takkesini verdi. Sonra tıraş kıllarını bir yere alıp ortalığı
          toparladık, Efendim’in tıraşı tamamlandı. Efendim’in keyfi çok ye-
          rindeydi. Çetin Ağabey Efendim’in elini öptü, Efendim de ona “Al-
          lah razı olsun” dedi. Çetin’den sonra ben de Efendim’in elini öpüp:
              ˗  Efendim, Samsun’a gelebilir miyim?
          dedim. Efendim:
              ˗  Size bir arabaya müsaade var.
          dedi. Bir de Ramazan Ağabeylere “Bir araba müsaade var” demiş.
          Yani ayrıca Ramazan Ağabey’in hizmet ekibine müsaade etmiş.
   146   147   148   149   150   151   152   153   154   155   156