Page 175 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 175
Ruhumuz Beraber 169
Bu hadise sonrası Efendim’le bir sabah namazı kılmayı ter-
cih etmenin sabah namazını kaçırmamak için Tekke’de kalmaktan
daha doğru olduğunu anlamış oldum. Efendim böylece “Madem sa-
bah namazına kalkamamaktan endişe ediyorsun, ben zahiren gelir
seni sabah namazına kaldırırım.” demiş oldu.
Velileri Yeşil Kubbe Altında Gizledik
Efendim sohbetlerinde hadis-i kudsîde “Biz velilerimizi ye-
şil kubbe altında gizledik. Onları bizden başka kimse bilmez.” bu-
yurulduğunu ifade ediyordu. Ben de bu hadîs-i kudsîyi bir denklem
gibi değerlendirip “Biz veli olarak seni bildik ki geldik, senden ders
aldık. ‘Bizden başka kimse bilmez’ cümlesini düz anlamıyla kavra-
yamadım. Senin için bize en azından veli dediler, biz de geldik, seni
sevdik ve senden ders aldık. Seni veli diye biliyoruz.” diye düşünü-
yordum.
Efendim’e yalnız yerlerde, tenhada yaklaşmaya çalışıyor-
dum. Yanında bir an durmak bile beni mest ediyordu. Efendim bir
gün İncek’te yürüyüş yapmak için dışarı çıktı. Peşine takıldım ve:
˗ Efendim, müsaade ederseniz sizinle yürüyüşe gelebilir mi-
yim?
diye sordum.
˗ Gel.
dedi. Ben:
˗ Efendim, size bir şey sormak istiyorum.
Deyince:
˗ Sor.
dedi. Ben de:
˗ Efendim, siz sohbetlerinizde “Hadîs-i kudsîde ‘Biz velileri-
mizi yeşil kubbemiz altında gizledik, onları bizden başka
kimse bilmez.’ buyuruluyor” diyorsunuz. Efendim, ben
bunu anlayamıyorum. Biz sizi veli olarak biliyoruz!
dedim. Efendim durdu, bana döndü, göz göze geldik. Gözlerini bü-
yüterek ve çok yakın bir mesafeden: