Page 213 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 213
Ruhumuz Beraber 207
˗ Acıktık, yemek yiyelim.
dedi. Efendim seslenmedi. Türk lokantası aramaya başladılar. Ke-
bap yemek istiyorlardı. Sonunda bir Urfa lokantası buldular ve:
˗ Efendim, biz kebap yiyeceğiz. Sen ne yersin?
dediler. Efendim:
˗ Siz yiyin. Ben abdest tazeleyeceğim.
dedi ve gitti. Eyüp Ağabeyler şiş ısmarladılar. Efendim yemeyince
ben de istemedim. Efendim:
˗ Git, sen de yemeğini ye.
dedi. Ben de:
˗ Yiyeceğim Efendim.
dedim. Fakat bu arada içim rahat etmedi. Efendim’e uygun bir tuva-
let ayarlamak üzere hemen dışarıya koştum. Çaktırmadan baktım,
çeşmelerde abdest için kuyruk var. Bu arada Efendim tuvaletten
çıktı.
˗ Sen git, yemeğini soğutma.
dedi. Ben de:
˗ Efendim, kebap söylediler. Henüz pişiriyorlar.
dedim. Efendim bu arada abdest yeri aramaya başladı. Hemen ara-
baya koştum, yolda içmek için su bidonları almıştık. Onlardan biri-
sini alıp geldim. Efendim’in eline sabun buldum ve sonra abdest su-
yunu döktüm. Birlikte lokantaya girdik, kebaplar daha yeni hazır-
lanmıştı. Oturduk, yemek yemeye başlanıldı. Herkes girişti kebap-
lara. Efendim ise boş oturuyor. Bana “ye” diye işaret etti. Ama sanki
bir şey olacakmış gibi lokmalar boğazımdan geçmiyordu.
Yavaşça masadan kalktım, lokantanın mutfak kısmına geç-
tim. “Perhizimiz var, yemekleri inceleyebilir miyim?” diyerek ye-
meklere baktım. Fasulye ve bamya gibi sebze yemekleri vardı. Efen-
dim bunları yiyebilirdi. Masaya döndüm ve:
˗ Efendim, diyetinize uygun yemekler var. Arzu eder misiniz?
dedim.
˗ Yok, sen otur.