Page 217 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 217

Ruhumuz Beraber                                         211

          “Hacı, haram haram” diye araya girdiler. Efendim çok seri yürü-
          yordu. Bizler arkasından zor yetişiyor ve patır patır dökülüyorduk.
                 Bu esnada sabah ezanı okundu. Hemen olduğumuz  yerde
          namazları kılıp sa’y yapmaya devam ettik. Bu arada “Bir üst kat ser-
          besttir” dediler ve biz de üst kata çıktık, ama orası daha kalabalıktı.
          Hatta sa’y esnasında Efendim başına dirsek yedi ve başı da benim
          başımı şereflendirdi. Tebessüm etti. Sa’yın sonuna doğru yorgun-
          luktan bittim. Artık ayaklarımı sürüyordum. Bayram Ağabey’e:
              ˗  Maşallah, Efendim zımba gibi. Bir daha dönersek ben her-
                 halde tamamlayamayacağım, ayaklarım döküldü.
          dedim. O da:
              ˗  Ben de aynen Mehmet Aliciğim.
          dedi. Böylelikle sa’yı tamamlamış olduk. Dışarıda hava aydınlan-
          mıştı. Gidip zemzem içtik ve biraz dinlendik. 6.00-6.30 civarlarında
          dışarı çıktık. Baktık ki Yüksel Ağabey merdivenlerin orada Efen-
          dim’i bekliyormuş. “Niye haber vermiyorsun” diye Eyüp Ağabey’e
          epey fırça attı. Oracığa oturduk, konuşulmaya başlandı.

          Harem’de ilk Sabah
                 Efendim benden ekmeğini istedi. Eyüp Ağabeyler biz içer-
          deyken eşyaları bir yerden başka bir yere nakletmişler, ama Efen-
          dim’in çantasını almamışlar. Ben başka yere nakledilen eşyaların
          yanına gittim ki çanta yok! Mahvolmuştum. Şimdi ne yapacaktım?
          boynum bükük bir vaziyette Efendim’in yanına vardım:
              ˗  Bulamadım Efendim.
          dedim. O da biraz sükût geçtikten sonra:
              ˗  Git, eski yere bak. Çanta oradadır.
          buyurdu.  Çantaların  eski  yerini  Eyüp  Amca’dan  öğrenip  hemen
          oraya gittim. Baktım ki bir seyyar satıcı Efendim’in çantasını başı-
          nın altına yastık yapmış uyuyor. Adamı çantaya bekçi bırakmışlar!
          Hemen alıp getirdim, biraz ferahladım. Mübarek ayranla birlikte o
          diyetini yedi. Bize de yedirdi. Zemzem getirdik, içti. Sonra ayrılık
          vakti geldi. Efendim’in otele istirahate gitmesi lazımdı. Neredeyse
   212   213   214   215   216   217   218   219   220   221   222