Page 214 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 214
208 Gönlümüz Beraber
dedi. Aradan bir dakika geçti. Efendim bu sefer:
˗ Eyüp Efendi, bir bamya al gel de yiyelim.
dedi. Bana masraf ettirmek istemiyordu. Ayran falan da aldık ve ye-
meklerimizi iştahlıca yedik. Peşine Efendim’e soda söyledik, bizlere
de çay geldi. Efendim:
˗ Ben dışarı çıkıyorum, siz çayınızı için.
dedi. Arabamız benzin ikmalini yaptıktan sonra Lebbeyk nidalarıyla
tekrar yola koyulduk.
Yaklaşık 8 saat süren yolculuğun nasıl geçtiğini anlamıyor-
duk. Yolda meyveler, sebzeler Efendim’in eliyle soyuldu ve yedik.
Efendim sürekli olarak ve çok neşeli bir şekilde sohbet ediyor, geç-
mişte yaşanmış olayları anlatmaya devam ediyordu. Bu demle
Mekke’ye yaklaştık. Girişte kuyruk vardı. Bazı insanlar dağlardan
geçmeye çalışıyorlardı.
Mekke’ye Varış
Nihayet ikinci asker kontrolünden geçtikten sonra
Mekke’ye girdik. Medine’ye göre daha yoğun yapılaşması olan bir
atmosfer vardı. Efendim daha önce Eyüp Amca’ya defalarca “Gide-
ceğimiz yeri ve zamanı Muzaffer Beylere telefonla bildir” demesine
rağmen Efendim’in Mekke’de bu konuyu kendisine hatırlatması
üzerine Eyüp Amca’nın “Bulamadık Efendim” demesiyle birlikte
ortalık gerildi.
Mekke’ye vardığımızda saat 22.30’a gelmişti. Arabacı da
bizim bir kamyon eşyamızı yol kenarına atıp gitmeye çalışıyordu.
Efendim:
˗ Önce Yüksel Bey’i bulalım. Zeyn Oteli’nde kalıyor.
dedi. Eşyaları bir kenara koyduk ve arabacı gitti. Eyüp Ağabey de
“Telefon etmeye gidiyorum” dedi, fakat gelmedi. Uzun bir bekleyiş-
ten sonra İsmail Hoca’ya telefon etmeyi düşündük. İsmail Hoca’ya
zar zor ulaşıp telefon ile görüştürdük. “Hemen geleceğini” söyledi.
Sonra Efendim bana: