Page 216 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 216

210                                         Gönlümüz Beraber

          Tavafa başladığımız yerin bir önceki kenarına (Rüknü Yemani) gel-
          diğimizde Allahumme Rabbena’yı okumamızı söyledi ve Hacer-ül
          Esved taşının bulunduğu köşede aynı selamı yapıp tavafa devam et-
          tik.

                 Değişik  duygularla  birinci  şavtı  tamamladık.  Daha  sonra
          Efendim sağ omzumu açtırdı. Aynı işlemleri yaparak ikinci şavtı ta-
          mamladığımızda omuzlarımızı kapattırdı.
                 Bu arada bir taraftan etraftaki makamları bize tanıtıyor ve
          diğer taraftan da direksiyon simidi gibi bizi boşluklara ve gitmemizi
          istediği yöne çeviriyordu. Son şavtlara doğru Eyüp Ağabeyler de
          bizi buldular ve fırçalarını yediler. Kudüm tavafını tamamladıktan
          sonra Makam-ı İbrahim’in hizasında iki rekât tavaf namazı kıldık.
          Sonra ellerimizi açıp dua ettik ve bolca zemzem suyu içtik. Üst kata
          çıktık, teheccüd namazını iki+iki rekât şeklinde kıldık. Efendim te-
          heccüd namazının peşine tesbih çekti ve dua etti. Biz de bu uygula-
          mayı, yani teheccüd namazından sonra da tesbih çekilip dua edil-
          mesi gerektiğini görmüş olduk.


          Sa’y Vacibi
                 Efendim “Sa’y”a başlayalım dedi. Sa’y için ikinci kattaki
          Safa Tepesi’nden yürümeye başladık. Sa’y yapılan güzergâhtaki iki
          yeşil direğin birincisine gelince Efendim hervele için:

              ˗  Haydi, koşuyoruz.
          dedi  ve  bizi  koşturdu.  Bu  arada  bize  sa’y  yaparken  hervelenin
          hikâyesini, yani Hacer Annemizin İsmail Aleyhisselâm için su ara-
          masını,  Safa ile Merve  tepesinin  arasındaki  çukur  bölgeyi  İsmail
          Aleyhisselâmı gözden kaçırmamak için koşarak geçmesini, Merve
          tepesine dört defa gidip üç defa gelinmesi gerektiğini ve bu konuyla
          ilgili daha nice detayları anlatıyordu.
                 Sa’y yapılan güzergâh çok kalabalıktı, hüccac birbirini itip
          çiğnercesine gidiyordu. Zencinin biri Efendim’i sıkıştırdı diye Eyüp
          Ağabey o iri elleriyle adamın yüzünü cırmıkladı. O da çekti yum-
          rukları,  Eyüp  Amca’nın  üzerine  yürüdü.  Etrafta  bulunan  herkes
   211   212   213   214   215   216   217   218   219   220   221