Page 212 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 212

206                                         Gönlümüz Beraber

          Efendim’in Hâli
                 Medine – Mekke yolculuğumuz sırasında Efendim Peygam-
          berimiz oldu. Nasıl oldu?  Böyle şemâilinde bir değişiklik yoktu.
          Fakat Efendim’in gurbetten memleketine gelmiş biri gibi heyecanlı,
          sevinçli bir hâli vardı. “Savaşlar yaptık, şurada durduk, bunlar oldu.”
          diye başladı anlatmaya. Memleketinden uzun zaman ayrı kalıp geri
          gelen birisinin eski günlerdeki hatıralarını mahallinde etrafı göstere-
          rek  sevinçle  yâd  etmesi  gibi  bir  duruma  şahit  oluyorduk.  Bunun
          hâlle alâkası yoktu. Efendim’in öyle bir anlatışı vardı ki kesinlikle
          nakil şeklinde değildi. Efendim sanki kendisi orada imiş ve o olay-
          ları kendisi yaşamış gibi anlatıyordu. Resûlullah demiyor, salavat
          getirmiyor, “Peygamber Efendimiz şöyle yapmıştı” demiyordu. Bu
          yüzden Resûlullah’la (sav) birlikte seyahat ediyor gibiydik.
                 Hava çok güzeldi. Arabada hiç bunalmıyorduk. Önce Eyüp
          Ağabey bir gazel okudu. Daha onun gazeli bitmeden Efendim “Sa-
          adet burcunun miftâhı sensin yâ Resûlallah”tan başlayıp peş peşe
          gazeller okumaya başladı. Arabadakiler sanki uçuyorlardı.
                 Bu arada Eyüp Amca gür sesi ile Efendim’e eşlik etmeye
          çalışırken iki elimle boğazını sıkarak onu susturmaya çalışıyordum.

          Yolda Verdiğimiz Mola
                 Ana  yol  otobandı  ve  arabalar  oldukça  süratli  seyrediyor-
          lardı.  Fakat  yolun  geniş,  arabaların  da  süratli  olmaları  nedeniyle
          yolda izdiham ve kalabalık olmuyordu. Bu arada hava kararmaya
          başladı. Ara ara yol kenarlarındaki dinlenme yerlerine rastlıyorduk.
          Bunlar Mısır, Pakistan ve Türk lokantaları olmak üzere sınıf sınıftı
          ve binaların üzerinde bu bilgiler yazılıydı.
                 Neyse akşam namazını kılmak için bir yerde durduk, fakat
          namaz vakti kısa olduğu ve yer de çok kalabalık olduğu için nama-
          zımızı zor tamamladık. Kafileler hâlinde gelen hacı adayları ha bire
          mescide girmeye çalışıyordu. Bunların içlerinde oldukça garip şe-
          kilde namaz kılanlar da vardı. Eyüp Ağabey:
              ˗  Çıkalım Efendim.
          dedi ve çıkıp arabaya bindik. Eyüp Ağabey:
   207   208   209   210   211   212   213   214   215   216   217