Page 35 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 35

Ruhumuz Beraber                                          29

          diye sorduk. “Evet” cevabını alınca hepimiz böyle sessizleştik ve
          mahzunlaştık. Mübarek o anda elini havaya kaldırdı ve:
              ˗  Üzülmeyin!  Ben  güneşi  tutuyorum.  Hemen  namazlarınızı
                 kılın.
          buyurdu. Hâlbuki biz arazilerin içinden dergâha gidene kadar hava
          aydınlanmıştı.  Mehmet  Baştürk  Ağabeyimiz  sırf  bizim  o  andaki
          mahzunluğumuz  gitsin diye “Güneşi tuttum. Kılın namazlarınızı”
          demişti. Hemen sabah namazının sünnetini ve farzını kıldık.
                 Sonra istirahat ettik, kalktık. Baktık Mehmet Efendi salonda
          Kur’an-ı Kerim okuyor. Biz de vardık yanına. Yaşlıydı mübarek.
          İşte ona sürtünüyoruz:
              ˗  Hazret-i Pîr’e hatim okuyorum
          dedi. Biz de şaşırdık. Efendim hayatta! Ona mı Kur’an-ı Kerim oku-
          yordu, açıkçası anlayamadık. Biz:
              ˗  Efendim siz Abdurrahim Efendim’e mi Kur’an okuyorsu-
                 nuz?
          diye sorunca mübareğin gözleri irileşti, çatallandı:
              ˗  Olur mu beyim! Şeyh Beşir benim Efendim olur. Beşir Haz-
                 retleri’ne okuyorum tabii.
          dedi. Biz de:
              ˗  Baş üstüne efendim!
          dedik.  Anladık  ki  kendisi  babasından  da  (Dede  Paşa  Hazret-
          leri’nden) değil Şeyh Beşir Efendi Hazretleri’nden dersliymiş ve ha-
          timi de ona okuyormuş.


          Dergâha Gece Yarısı Varma
                 Yine  takip  eden  aylarda  bir  gün  otobüse  atlayıp  Batı-
          köy’deki dergâha gittik. Edirne otobüslerinden Ece Turizm ile gidi-
          yoruz. Bu otobüs şirketi Edirne’ye yolcu taşınmaya yeni başlamış
          ve de o gün ilk seferiymiş. Şoförler de yolun acemisi. O yola ilk defa
          gideceklermiş.  Tabii  bunu  sonradan  anladık.  Bilet  alırken  termi-
          nalde sorduk:
   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40