Page 52 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 52

46                                          Gönlümüz Beraber

          Birlikte güzelce kahvaltı yaptık. Ama ben nasıl yiyeceğimi bilemi-
          yordum.

                 Kahvaltı tamamlandıktan sonra kalktı, koltuğa oturdu. Sa-
          kalını kendi usulünce taradı. O arada birkaç kişi daha geldi. Sonra
          çok  tatlı  bir  şekilde  günlük  programı  ve  Erzincan’la  ilgili  sohbet
          oldu. Bu arada çaylarımız geliyor, içiyorduk.

                 Sonra  öğle  namazı  vakti  geldi  ve  mübarek  abdest  tazele-
          meye gitti. Odada Mustafa Ağabey de vardı, ama dünkü soğuk ha-
          vası hiç yoktu. Öğle namazını birlikte kıldık. Namazdan sonra mü-
          saade alıp ayrıldım. Doğru Cebeci’ye gittim. Nadim Ağabeylere:

              ˗  Siz gülün bakalım! Hazret-i Pîr onu arzu eden hangi ihvanı
                 mahzun etmiştir? Baş başa kahvaltı yaptık.

          deyince, onlar da:
              ˗  Bize niye haber etmedin?
          diye hayıflandılar.


          Efendim Bahçeli Hatme Grubunda
                 Efendim’in Ankara’yı bir başka teşrifi Kurban Bayramı son-
          rasında olmuştu. O yıllarda Kurban derilerini THK yetkilileri toplu-
          yordu. Camiler de dâhil olmak üzere derilerin başka yere verilmesi
          yasaktı, verenlere ceza kesiliyordu. Ben de memlekette Kurban Bay-
          ramı’nda apartmandaki komşulardan derileri istedim. Onlara “Deri-
          leri deri pazarında satıp fakir talebelere vereceğim.” dedim. Onların
          da canlarına minnet, derilerini bana verdiler. Derileri babamın Murat
          124 arabasının bagajına doldurdum, deri pazarına götürüp sattım ve
          paralarını aldım. Aldığım parayı da Ankara’daki fakir talebelere ver-
          mek üzere muhafaza ettim.
                 Ankara’ya döndüm. Cebeci’deki evde kalıyorum. Evde Ha-
          run Hoca ile Ramazan vardı. Onlara kurban derilerini sattığımı ve
          fakir talebelere vereceğimi söyledim. Harun Hoca:
              ˗  Hiç sorma! Çok fakir öğrenci var. Ver bize, onlara iletelim.
   47   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57