Page 56 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 56
50 Gönlümüz Beraber
tutar. Muhabbetle çalışıyorlar. Muhabbetleri olmasa gelmezler, bu
işleri nereden bilsinler!” diyordu.
Tabii çalıştığımız için akşamleyin hatmelerde estağfurullah
denildikten sonrasını hatırlamıyor, yorgunluktan sızıp kalıyorduk.
Hatmelerden sonra gençler ve talebeler olarak yukarıda üçüncü kat-
taki yer yataklarına nasıl yattığımızı bilmeden yan yana sıralanıp
uyuyorduk. Zaten yorgunluktan elimizi, ayağımızı dahi kaldıramı-
yorduk.
Aradan birkaç gün geçtikten sonra, bir gece biz öğrenciler
üst kattaki yatakhanede karışık bir vaziyette yattık ve sabah kalkınca
hukukta okuyan Salih’te bir gariplik olduğunu fark ettim. Kendi
kendine gülmesi dikkatimi çekmişti. Ona:
˗ Ne oldu?
diye sordum. Söylemek istemeyip:
˗ Boş ver.
dedi. Sıkıştırdım.
˗ Ne oldu? Söyle!
diye ısrar edince anlatmaya başladı:
˗ Dün gece uyurken abdeste daraldım, kalktım. Sonra geldim,
tekrar yattım. Tam uyuyacakken gece yarısı Hazret-i Pîr’in
yatakların arasında dolaştığını fark ettim. Hemen battani-
yeyi yüzüme doğru çekip aradan Hazret-i Pîr’in ne yaptığına
baktım. Üstü açık olanların tek tek üzerlerini örtüyordu. Ben
de çaktırmadan benim üzerimi de örtsün diye üzerimi açtım
ve uyuyor numarası yaptım. Sonra benim yanıma geldi,
durdu durdu, benim de üzerimi örttü. Ondan sonra da Mü-
barek gitti.
Demek ki Hazret-i Pîr gece aramızda dolaşıp üzerimizi ör-
tüyormuş. “Evlatlarına tam bir baba şefkati gösteriyor” diye mem-
nun olduk.
Öğrencilerin içerisinde Ziraat’te okuyan Cengiz vardı. Cen-
giz’in “Leylaaa!” diye cezbelenmesi meşhurdu. Sık sık “Leylaaa!”
diye cezbeleniyordu. Biz de ona “N’aber Leyla” diyorduk, Leyla