Page 69 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 69
Ruhumuz Beraber 63
Bu konuşma dikkatimi çekti ve Ahmet Efendi’yi geriden ta-
kip etmeye başladım. Mübarek uzun kırçıl sakalıyla 40-50 kilo ci-
varında, zayıf, nur yüzlü, hafif esmer bir zattı. Genelde bir kenarda
iki dizi üzerine oturuyor, kimseyle konuşmuyordu. Efendim Hazret-
leri salonu teşrif ettiğinde, biz genç hâlimizde ayağa kalkıncaya ka-
dar o yaşlı hâliyle el pençe divan bizden önce ayağa fırlıyordu.
Ertesi gün öğle namazını kıldık. Efendim hane-i saadete
geçti. Salonda bulunan ihvanlar yan odalara veya dışarıya çıktılar.
Baktım salonda Ahmet Efendi iki dizi üzerinde yalnız oturuyor. Ya-
nına yanaştım:
˗ Efendim, müsaade eder misiniz, yanınıza oturabilir miyim?
dedim.
˗ Buyur beyim.
dedi. Önce mübareğin sakalını sağ elime aldım, yavaşça yukarıdan
aşağıya sıvazladım. Tebessüm etti.
˗ Efendim, ben sizin torununuz sayılırım. Bu tarikatı anla-
mam ve yaşamam için bana ne tavsiyeniz olur?
dedim. Bu esnada bedensel teması artırdım. Neredeyse bir çocuk
gibi kucağına otururcasına kendisine yaklaştım. Mübarek başladı
konuşmaya:
˗ Bizim yolumuz Nakşibendilik, çok mübarek bir yoldur. Er-
zincan kolu ise bu yolun ser-tacıdır. Bu yolda Mürşide tam
teslimiyet, aşk ile bağlanmak ve sonunda mahviyete ermek
isteniyor.
diye uzunca sohbete devam etti, sonunda:
˗ Herkes deniz kenarlarına giderken siz bu genç yaşta buraya
bir Allah dostunu ziyarete gelmişsiniz. Ne kadar bahtiyarsı-
nız!
dedi. Onun bu methiyelerini işitince “Eyvah, yakalandık!” diye kı-
zardım. Çünkü yurtta oda arkadaşım Semih ailesine bizden bahset-
miş. “İlla tanışmak istiyorlar” diye beni Antalya’ya davet etmiş ve