Page 95 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 95

Ruhumuz Beraber                                          89

                 Bazı geceleri yatağa girdikten yaklaşık yarım saat sonra uy-
          kuya geçerken beni korkutuyorlardı. Yarı uykulu haldeyken örüm-
          cek gibi böcekler gözümün önüne geliyor, nefesim kesiliyor korka-
          rak uyanıyordum. Efendim’e uygun bir fırsatta bu halimi arz ettim.
          Mübarek “uykuda örümcek gibi haşerat görünenler nefisten gelir”
          dedi. Sonra “gece yatmadan önce şu duaları oku” diye devam etti.
              ˗  İlk önce Eûzu Besmele ile Fatiha suresini oku sonra başla-
                 rında besmele ile peş peşe 3 kere Kevser suresini oku, sonra
                 benzer şekilde 3 kere İhlas suresini oku, sonra yine başla-
                 rında besmele ile bir Felak suresi ve bir Nas suresini oku, en
                 sonuna Fatiha suresini okursun.  Ondan sonra yatarsın, dedi.
            Efendim  kahvaltıdan  sonra  abdest  alacak,  hazırlık  yapıyoruz.
          Efendim  abdest  alırken  abdest  suyunu  özellikle  ben  dökeceğim.
          Daha önce özel olarak bakır leğen ve ibrik alıp kalaylattırmıştım.
          Bunları kullanacağım. Bizimkileri “odaya hiç kimse girmeyecek”
          diye tembihledim. Efendim’e abdest suyunu yalnız dökeceğim. Ama
          benim asıl derdim baş başa konuşmak.
                 Mübarek abdest için kollarını sıvarken hemen el attık, kol
          düğmelerini çözdük, gömleğin kollarını katladık, sonra çoraplarını
          usulünce çıkarttık. Tam abdest suyu dökerken durdu. İçimden “Al-
          lah Allah! Niye durdu ki?” dedim, ama soramadım. Sonra:
              ˗  Ne kadar muhabbetli ötüyorlar!
          dedi. Oturma odasının balkon kapısı açıktı. Bahçede ağaçların üze-
          rine  kumrular  konmuşlar,  zikreder  gibi  “guguguk  guguguk”  diye
          ötüyorlardı. Efendim sonra abdeste başladı. Abdest suyunu usulünce
          döktük, abdest bitti. Ayak parmak aralarında mantar olduğunu duy-
          muştum. Bir peçeteyle parmak aralarını güzelce kuruladım.
                 Ama o anda bağıracağım bağıramıyorum, ağlayacağım ağ-
          layamıyorum. Titremeyle kendimi sıkıyorum. Kollarını katından in-
          dirip düğmeleri ilikledik, ters çevrilmiş çoraplarını usulünce giydir-
          dik, paçalarını indirdik. Mübarek tarağını çıkardı, sakallarını önce
          yukarıdan aşağıya sonra aşağıdan yukarı kaldırıp taradı, daha sonra
          eliyle sıvazlayarak sakalını yerleştirdi. Efendim böyle çok süzülmüş
          ve keyifliydi. Ben de o anda dökülen sakal kıllarını toplamayla meş-
          guldüm.
   90   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100