Page 99 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 99
Ruhumuz Beraber 93
***
Bir gün Efendim tıraş olacaktı. Berber Çetin Ağabey tıraş
edecek, biz de çıraklık yapıyoruz. Ramazan Ağabeyler “Tıraş olu-
nan yere kimseyi almayın” dedi. Kapının önüne yığılan ihvanlar ben
sıcak su almak için girip çıkarken bana “içeriye girelim” diye baskı
yapıyorlardı. Niğde’den ihvanlar gelmiş. Efendim Bor’a gidecek,
“bize de gelsin” diye davet edeceklermiş. “İçeri girelim” dediler.
“Olmaz, yasakladılar.” dediysem de ben içeriye girerken iki kişi
daha odaya daldı. Efendim’i Niğde’ye davet ettiler. Efendim de on-
lara biraz soğuk davrandı. Efendim:
˗ Bor’da kaç gün olur ki?
gibi sözler söyleyince, onlara yavaşça “çıkın dışarı” dedim. Ertesi
gün oldu. Her sabah Efendim saat on civarında salonu teşrif eder,
ben de çay verirdim. O gün de Efendim salonu teşrif etmiş, önünde
birisi oturmuş, konuşuyorlardı. Ben de salona girdim, “Çay alır mı-
sın Efendim?” diye soracaktım. Daha ağzımı açmadan:
˗ Çık dışarı!
dedi. Başımdan kaynar sular döküldü. Efendim bir gün evvel benim
Niğdelilere söylediğim kelimeleri bana söylemişti. Böylece Niğdeli
ihvanlara karşı ne kadar büyük edepsizlik yaptığımı fark etmiş ol-
dum. Daha sonra Efendim Niğde’yi teşrif ettiğinde ben de gitmiştim.
Meğerse İncek’te Efendim’le konuşan Yılmaz Ağabey de berber-
miş. Efendim’i tıraş etti, ben de çıraklık yaptım.
Efendim’le Bir Görüşme
Bir gün okulda iyice daraldım, masama başımı koydum, bi-
raz ağladım, biraz yalvardım. Sonra elimi cüzdanıma attım, içerisin-
deki üniversite akademik personel kimliğimi yere attım, ayağımla
iyice bir çiğnedim. Sonra Zafer Ağabey’e telefon edip:
˗ Ağabey, ne olur beni bir İncek’e at.
dedim. Sağ olsun, Zafer Ağabey’in hakkını ödeyemeyiz. Hemen
geldi ve İncek’e gittik.