Page 296 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 296
Tasavvuf Sohbetleri 5 291
— Canım Mevlâna Alaeddin, Mesnevi’yi okumakla sen bir şey
anlayamazsın. Çalış ki Mesnevi’de olan mânalar senin kalbinden
doğsun.
Demek ki kalp ilmi budur, bâtın ilmi budur, ledünnî ilmi budur.
Bir zahir satır ilmi var, bir de sadır ilmi var. Sadır ilmi kalpten
doğan, ilhamîdir. Cenâb-ı Hakk onun kalbine doğduruyor.
Bir kimseye ki yâr ola tevfîk-i hidâyet
İrfan ile derya oluben kalbi coşar da
Gönlünde tulû' eyler anın aşk u muhabbet
Görün nice mahbûb-ı Huda var bu beşerde
Mahbûb-ı Huda; Allah’ın mahbûbu. Mahbûb güzel, Allah’ın
güzelleri var. Nerede var? Bu beşer, insanların içerisindedir.
Neyle güzel olmuş? Güzeli bulmuş, güzel olmuş. Sen de güzel
olmak istiyorsan güzeli bulacaksın.
Buradaki güzellik insanlar noksanını tamamıyla ikmal etmektir.
Noksan sıfatından kurtarmaktır. Kemal sıfatlara muttasıl olmaktır.
Yani beşeriyetten de geçmektir. Ta ki yetmiş dokuz ahlâk-ı hami-
deyi elde etmektir.
Bunlar tarikatsız olmuyor, bunlar Mürşitsiz olmuyor. İşte Al-
lah’a şükür bizim bir tarikatımız var.
Tarikattan mana Allah’a giden bir yoldur.
Fakat bu yolda bir delil lazımdır. Delilsiz olur mu? Olmaz.
Onun için:
Delil eyle O zat-ı Evliyayı
Buyurmuş.
Yunus Emre Hazretleri de:
Bin kez okur isen aktan karayı
Bir kâmil Mürşide varmasan olmaz
Demiş, eğer Mürşitsiz olsaydı, Mevlâna irşat olurdu. Mevlâna-
lar, her asırda gelen müceddidlerdir. Birinci olarak âlim olanlar
ilimleriyle kemale ulaşırlardı. Ama ulaşamamışlar, yine bir Mürşi-
de ihtiyaç duymuşlar.