Page 298 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 298

Tasavvuf Sohbetleri 5                                   293

            Bunlar olgunlaştıktan sonra, değdikten sonra, kemâle ulaştıktan
          sonra, rengi değişiyor, tadı değişiyor, şekli değişiyor. Onu kemâle
          ulaştıran ne oluyor? Su, hava, güneştir. Güneşsiz bir meyve kemâle
          ulaşmaz. Susuz bir meyve kemâle ulaşmaz. Havasız bir meyve ke-
          mâle ulaşmaz.
            Toprak ne yapıyor? Bitiriyor. Ama onu yetiştiren, kemâle geti-
          ren ne oluyor? Su, hava bir de güneştir. Bunlar olmasa bir meyve
          büyümez de yetişmez de kemâle de ulaşmaz.
            Burada tohum muhakkak ki toprağa ekilecektir. Güneş, hava, su
          yetiştiriyor  ama  toprağa  bir  tohum  ekilmesi  lazımdır.  Ekilmezse
          güneş, su, hava neyi yetiştirecek?
            Öyleyse bizde su da var, güneş de var, toprak da var, hava da
          var.  İşte  burada  bizim  vücudumuzu  bir  toprak  olduğunu  kabul
          edersek Evliyaullah o tohumu ekiyor.
            Teveccühte  insanların  kalbine  zikir  tohumu  ekiliyor.  Kelâm-ı
          kibâr da şöyle:
                 Teveccüh olunca her bir ihvana
                 Mürde kalblerimiz gelirler cana
            Mürde kalp ne oluyor? Ölü kalpler teveccühte dirilir, diyor.
            Ölü kalp, yani susuz, havasız veya güneşsiz olan bir çöl gibidir.
          Orada bir şey bitmez.
            İşte bize lazım olan nedir? Bize lazım olan Evliyaullah’ın vela-
          yetine inanacağız.
                 Sermaye bu yolda heman
                 Teslim olup şeyhe inan
                 Sıdk ile Allah’a dayan
                 Gör olmaz mı ihsan sana
            Evliyaullah’ın velayetine inanacağız. Zahirini de kendimize ör-
          nek yapacağız.
            Çünkü zahir rabıta nuru, nefsi terbiye yapıyor, ıslah ediyor.
            Velayet nuru da ruhu zindandan, zulmetten kurtarıyor.
   293   294   295   296   297   298   299   300   301   302   303