Page 326 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 326
Tasavvuf Sohbetleri 5 321
Vezir adamlarını göndermiş, bir kertenkele yavrusunu tuttur-
muş. Küçük kertenkele, yılana benziyor, bir kutunun içine koy-
durmuş. Padişah bunu cebine koymuş, veziriyle beraber gitmişler.
Cüneyd-i Bağdadî Hazretleri’ne padişah geliyor demişler. O
10
zamanın padişahları da “Ulu’l-emr ” emrine göre olan padişahlar-
danmış. Cüneyd-i Bağdadî’yi ziyaret etmiş, görüşmüşler, oturmuş-
lar, hâl hatır ettikten sonra padişah diyor ki:
— Efendim, sizi bize büyük bir veli olarak tanıttılar, ziyaretini-
ze geldik. Ama bizim de sizin büyük bir veli olduğunuza tatmin
olmamız için size bir hediye getirdik.
Deyip cebinden kutuyu çıkarıyor.
— Bu kutunun içindeki hediyeyi bilirseniz biz de sizin veli ol-
duğunuza inanacağız. Biz de tatmin olacağız, mutmain olacağız.
İbrahim aleyhisselam da böyle:
— Ya Rabbi ben inanıyorum ki sen bu insanları öldürüp dirilte-
ceksin ama nasıl dirilirler bana bir alamet göster, gözümle göre-
yim, demiş.
Cenâb-ı Hakk o zaman İbrahim aleyhisselama emretmiş, dört
büyük kuşun başını kesmiş. O kuşların başlarını birbirine uzak olan
dağların üzerine götürmüş, koymuş. Cenâb-ı Hakk’ın emri üzerine,
kuşların gövdelerini dibekte dövmüş, macun etmiş, birbirine kat-
mış. Ondan sonra demiş ki:“Ya İbrahim kuşları çağır, koşarak
11
sana gelecekler. ” Kuşlara isimleri ile seslendiği zaman o macun
olan etler böyle ayıklanıyor, bir şey kaynar gibi çabalayıp ayıklanı-
yor, canlanıyor. Her kuşun etine ayrı ayrı tüyleri takılıyor, kemikle-
ri bütünleniyor. İskeletleri tamam oluyor, başları geliyor, takılıyor
uçup gidiyorlar. Bunu görünce secdeye kapanıyor.
İşte padişahta da diyor ki:
10 Nisâ, 4/59.
11 Bakara, 2/260.