Page 69 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 69

64                                          Gülden Bülbüllere

            Bir de hafi diye bir makam var ki insanların sağ memesinin dört
          parmak yukarısındadır. Onun da cismi yoktur, cisim göstermiyor.
            Bir de insanların göğsünde ahva vardır. Onun da cismi yoktur,
          orada bir makamdadır.

            Bir de insanın kalp gözü vardır. İnsanların kalp gözünün maka-
          mı iki kaşının arasındadır.
            O  kutsal  makamlar  insanların  belden  yukarısındadır.  Bunlar
          şimdi nefis tarafından çorlanmış.
            Ama bunlar neyle açılıyor?
            Tarikata  girmekle,  çalışmakla,  meşayihin  himmetini  almakla
          bunlar açılıyor. Bu kutsal makamlar elde ediliyor. O zaman nefis
          bunlardan teker teker aşağıya iniyor.
            Nefsin de dört şekli vardır: Birisi köpek şekli, birisi kertenkele
          şekli, birisi yılan şekli, birisi de kedi şeklidir. Bildiğimiz kedi şek-
          linde, köpek şeklinde, kertenkele şeklinde ve yılan şeklindedir.

            Nefsi ister kedi olsun, köpek olsun, yılan olsun, kertenkele ol-
          sun bunlar insanı nasıl sarmış?
            Arka ayaklarının bir tanesi kalpte, bir tanesi de ruhta. Dört aya-
          ğı var ya ön ayaklarının bir tanesi sırda, bir tanesi hafide. Göğsünü
          de vermiş ortada ahfaya, başını da koymuş iki kaşın arasına. Yı-
          landa  bu  makamlara  sırasıyla  sarılmış,  başını  koymuş  iki  kaşın
          arasına, kutsal makamları böyle işgal etmiş, çorlamış.
            İşte, insanlar zikir yapa yapa bu kutsal makamları onlardan kur-
          tarır.  Onun  dört  ayağını,  mesela  kalpten  bir  ayağını  kaldırıyorsa,
          birini de ruhun makamından kaldırıyorsa, sır makamından ön aya-
          ğının birini kalkıyorsa, hafi makamından da ikinci ön ayağı kalkın-
          ca  sıyrılıp  düşecek.  Göğsü  de  ortadan  kalkıyor,  başı  da  buradan
          kalkıyor, böylece göbekten aşağıya iniyor.
            O  zaman  bu  kutsal  makamlara  ruh  sahip  oluyor.  İşte  insan  o
          zaman noksan sıfatından kurtuluyor, kemal sıfata muttasıl oluyor.
          İnsan o zaman büyük varlık oluyor. O zaman insan veli, yetişmiş
          oluyor.  O  zaman  işte  Cevat  Bey’in  söylediği  kelâm-ı  kibârdaki
          gibi:
   64   65   66   67   68   69   70   71   72   73   74