Page 67 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 67
62 Gülden Bülbüllere
— Ne yapıyorsun?
— Ne yapmışım ki, av düştü benim tuzağıma onu alıyorum.
— Yahu bu kuş benim binek kuşum.
— Sen kimsin, diyor.
— Ben Sultan Süleymanım.
— Öyleyse adaletle hükmet. Ben buraya günler boyu çalıştım,
bu tuzağı kurdum ki buraya düşen benim avım olsun. Bu kuş bura-
ya düştü benim, senin niye oluyor?
O zaman Süleyman aleyhisselam kuşa soruyor:
— Ey kuş, zulmet mahallinde ben yeri, ışığı göremezken sen
öküzü gördün, çiftçiyi gördün. Çiftçinin öküzünü gördün, öküzün
kemerini gördün. Koca tuzağı göremedin mi sen?
— Sultanım beni affet. Gafil oldum tuzağa düştüm. Ben o zul-
met mahallinde Allah’ı zikrediyordum. Allah’ın nuru ile yeri görü-
yordum. Çiftçiyi gördüm, öküzü gördüm, öküzün ağcasını da gör-
düm. Fakat buraya inerken gafil oldum, Allah’ı unuttum, karanlıkta
kaldım, gözlerim tuzağı görmedi, düştüm.
Şimdi bizim de burada alacak bir hissemiz vardır. Biz de gafil
olursak her zaman tuzağa düşeriz. Tuzağa düşmekten murat her
zaman noksanlık işleriz. Zaten en büyük kusurumuz bizim gafleti-
mizdir. Gafletten kurtulmazsak eğer noksanlıklardan hiçbir zaman
kurtulamayız.
Onun için nefs-i emmarede olan büsbütün gaflettedir, hep gü-
nah işliyor. Nefs-i emmareden kurtulup nefs-i levvameye geçende
de yine gafleti vardır. Bunun günahla işi yoktur, sevabı ibadeti
vardır ama yine de Allah’tan gafil oluyor, Allah’ı unutabiliyor.
Hâlbuki ayıklık demek, Allah’ı hiç unutmamak demektir.
Allah’ı unutan gafildir. Ama tabii ki o günah işleyenler büsbü-
tün gafletin büyüğündeler.
Günah işlemiyorlar ama yediklerinden, içtiklerinden, aldıkla-
rından haberleri yok, bunlar da gaflettedirler.