Page 119 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 119
Gülden Bülbüllere
Ama bunu kimse bilmez. Erbabı bilir. Nasıl ki Peygamber
Efendimiz’e şikâyet ettiler. Neyi şikâyet ettiler?
Mekke’den Medine’ye hicret etmişler. Medine küçük bir yer.
Mekke’ye karşı çok küçük. Orada kalabalık olunca kıtlık oldu.
Yemek, yiyecek yetişmedi. Hz. Ebubekir Efendimiz’in kapısından
geçenler et, kebap kokusu alıyor. Herkes ekmek bulamıyor. Aç.
Onun kapısından geçen kebap kokusu alıyor. Resulullah Efendi-
miz’e şikâyet ediyorlar.
—Ya Resulullah senin sadık arkadaşın her gün et pişiriyor. Biz
ekmek bulamıyoruz. O et yiyor, diyorlar.
Resulullah inanmıyor:
“Bunda bir yanlışlık var”, diyor.
Israr ediyorlar:
—Her gün kokusu geliyor. Dumanı görüyoruz, diyorlar.
“Haydi gidelim beraber”, diyor.
O şikâyet edenleri alıp beraber geliyorlar. Kapıdan sesleniyor-
lar.
Sünnet’tir. Kapıdan seslenmeden Peygamber Efendimiz içeri
girmezdi. Kimin kapısı olursa olsun kapısını çalmadan içeri gir-
mezdi.
Bir de şu vardır: Kardeşin, teyzen, halan, kız kardeşin hariç
nikâh düşen bir hanımın evine erkeği olmadan girilmez. Bu da
yasaktır.
Neyse, Ebubekir Efendimiz çok seviniyor. Resulullah’ı içeri
alıyorlar. Hepsi birden oturuyorken Peygamber Efendimiz soruyor:
“Hani ne ateş var? Ne et var? Ne de kebap?” diyor.
Ama koku geliyor.
“Haydi Ebubekir’in vücudunu koklayın!” diyor.
Kokluyorlar ki koku oradan geliyor.
Diyor ki:
“Ebubekir’in ciğerleri Allah aşkı, Resulullah aşkı ile yanıyor”.