Page 234 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 234
Altın Silsile 217
man Cami Hazretlerinin bölgesi, diğer tarafı da Hace Ahrar Hazret-
lerinin bölgesiymiş. Abdurrahman Cami Hazretlerinin bölgesinden,
diğer tarafa Hace Ahrar Hazretlerinden ders almaya gidiyorlarmış.
—Nereden geldin?
—Karşıdan.
—Karşıda Abdurrahman Cami duruyor da sen buraya niye gel-
din? Diye sorarmış. Derlermiş ki;
—Efendim biz gidiyoruz, ders vermiyor. Kendisinden ayık de-
ğil hiç kimseye ders vermiyor. Onlara demiş ki;
—Şöhret kapısını kapatmış, varlık kapısını açmış.
Bir kelamında diyor ki:
—Eğer bizim muradımız mürit toplamak olsaydı dünyada hiçbir
meşayihe mürit bırakmazdık, kaptırmazdık; hepsini toplardık.
Abdurrahman Cami Hazretleri ki o kadar ilmiyle beraber ders
vermezmiş. Peki, niye? İradesinde değil, insanlarla irtibat sağlaya-
mıyor. Hep Hak ile irtibatlı.
Ama meşayih kâmil-mükemmil olursa; onun Hak ile de irtibatı
var, halk ile de irtibatı var. Halktan da irtibatı kesilmez, Hak’tan da
irtibatı kesilmez.
İşte böyle Hak ile irtibat edenlerin çokları ne yapmışlar? Halka
dönememişler. Onlar tebliğ yapamamışlar, görev yapamamışlar,
hizmet yapamamışlar.
Abdurrahman Cami Hazretlerinin zamanında zahir ulema tari-
kata çok karşıymış ve zahir ulemanın batın ulemayla bir çatışması
oluyormuş. Zahir ulema batın ulemaya hiç yer vermiyor, hep biziz
diyorlar. “El ulama varis-i enbiya.” fermanına onlar sahip oluyor-
lar, velileri sahip ettirmiyorlar. Fakat ne zaman ki Abdurrahman
Cami Hazretleri tarikata girince hep dilleri boğazlarına kaçmış. Ne
demişler?
—Ya insaf edelim artık. Beş asır boyunca arzın üzerine tek ge-
len bir âlim Abdurrahman Cami Hazretleri, o da hocalığı bırakıp da
dervişliğe gittiyse, dervişliği kabulleştiyse, dervişlik hocalıktan
üstündür.