Page 307 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 307

Gülden Bülbüllere


               Seyyid Abdurrahim Reyhan Hazretleri’nin
                      Kendi Dilinden Seyr-i Süluk’u


            Abdurrahim Reyhan Hazretleri’nin aşağıdaki kendi beyanların-
          dan nasıl bir himmet yağmuru içinde gelişen bir seyirle kemallen-
          dirildiği kolayca anlaşılacaktır. Biz bu üstün hâl ve seyirleri aynen
          nakledip satıra dökmekle yetiniyoruz:
            “Annem çok kuvvetli rabıta sahibi idi. Her gözünü yumuşta de-
          dem  (Muhammed  Beşir  Efendi  Hazretleri)  ile  görüşürmüş.  Bize
          hamile  iken  çok  hikmetli  rüyalar  görmüş.  Mesela  bir  rüyasında
          melekler  tarafından  yerden  göğe  kadar  kurulan  bir  merdivenden
          çıkarılarak bütün semavat âlemi ve cennetler gezdirilmiş ve kendi-
          sine “Bu iltifatlar karnınızda taşıdığınız çocuk dolayısıyla melaike-
          i kiramın size ikramlarıdır” denilmiştir.
            Ben  Paşa  Hazretleri’nden  ders  aldıktan  bir  müddet  sonra,  an-
          nem yine siyahlar giyinen uzun boylu ve vakur bir zatın boz renkli
          atını  duvardan  içeri  atlatıp  beni  kucaklayarak  terkisine  aldığını,
          sonra  atını  duvardan  dışarıya  atlatıp  götürdüğünü  görmüş  ve  bu
          hadiseden korkup endişeye düşmesi üzerine hafiften bir sedanın:
            —Korkma! O Hızır Aleyhisselam’dır. Oğlunu hediyesi ile be-
          raber getirecektir, görülmemiş bir post ile birlikte iade edecektir.
          Demesi üzerine sakinleşmiştir.
            Babam annemden bu rüya ve hâlleri kimseye anlatmamasını is-
          termiş. Beşi erkek ve ikisi kız olmak üzere yedi evlat sahibi olan
          babam en çok bizi severdi. Bizi okutmayı, zahirî ilim sahibi yap-
          mayı çok isterdi. Ama ömrü buna vefa etmedi.
            Kendimi bilmeye başladığım yıllarda içimde öyle bir his vardı
          ki, sanki daha önce büyümüş, her şeyi görüp öğrenmiş, sonra tekrar
          küçülmüştüm.
            İçimde bir mürşidin kudsiyyetini idrak eden, onun sevgisini, aş-
          kını, hasretini duyan bir cihet, böyle bir his vardı. Dedemin zama-
          nına  yetişememiş  olmama  çok  üzülür,  ağlardım.  Sanki  dedemin
   302   303   304   305   306   307   308   309   310   311   312