Page 310 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 310

Altın Silsile                                           293

          sakinleşmiş, durulmuştum. Kalktım, üstümü başımı çırpıp fırçala-
          dım.  Elimi,  yüzümü  yıkadım.  Bir  abdest  tazeledim.  Yavaş  yavaş
          biraz önce ayrıldığım ve şimdi Paşa Hazretleri’nin bulunduğu Mu-
          harrem  Efendi’nin  evine  gittim.  Heyecanım  hâlen  geçmemiş  ol-
          makla beraber şuurum biraz yerine gelmişti.
            Haşa, bir bilgim olduğundan değil, sanki birisi bana tarif etmiş
          gibi  Paşa  Hazretleri’nin  bulunduğu  odaya  girmeden  üç  İhlas  bir
          Fâtiha  okudum.  Önce  Peygamber  Efendimiz’in,  sonra  sırası  ile
          Şâh-ı  Nakşibendi  Hazretleri’nin  ve  pirlerimizin  ruhuna  hediye
          ettim ve yavaş yavaş Paşa Hazretleri’nin bulunduğu odanın kapısı-
          nı araladım. Bir ayağımı içeri attım. Diğer ayağım henüz dışarda
          iken, boyu beş metreden fazla olan odanın kıble tarafındaki peyke-
          nin üzerinde oturan Paşa Hazretleri’ni görür görmez oracığa, kapı
          aralığına  düşüp  bayılmışım.  Daha  gerisini  hatırlamıyorum.  O  za-
          man Paşa Hazretleri beni bizzat kucaklayıp kaldırmış, odaya almış.
          Bir süre sonra gözümü açtığımda ilk defa bedenen Paşa Hazretle-
          ri’nin  huzurunda  idim.  Mübarek  iki  bardak  çay  getirtmiş.  Birisi
          kendisi, biri de benim için. Şekerini bizzat karıştırarak, bir annenin
          evladına,  çocuğuna  içirdiği  gibi  çayımı  mübarek  elleri  ile  bana
          içirdi. Bu arada Paşa Hazretleri‘nin elbiseleri, oda, bardak, kaşık,
          her şey gayet açık bir lisanla zikre başladılar. Bunu apaçık görüyor
          ve duyuyordum. Orada tekrar kendimden geçtim. Yatsıya kadar bir
          kendime gelip bir geçiyordum. Nihayet yatsı namazı kılındı, hatme
          okundu, dersimizi aldık ve evimize döndük.
            Boy abdestini alıp tövbe namazına durduk. Sağ tarafımdaki du-
          vara yaslanmak istemişim. Birden duvar ortadan kalktı. Orada Paşa
          Hazretleri’nin  olduğunu  hissettim.  Sonra  nurdan  vücudunu  gör-
          düm.  Bizim  de  vücudumuz  nura  nur  oldu.  Ortada  vücud,  ceset,
          madde diye bir şey kalmadı. Her yer, her şey nur oldu. Nur içinde
          kaybolduk. Bu durumda nasıl oldu bilmiyorum, namazda ne oku-
          dum, eksik mi fazla mı okudum bilmiyorum. Tövbe namazımı Paşa
          Hazretleri ile birlikte kıldık. Sonra yatağa doğru yöneldim. Başım
          batıya,  yüzüm  kıbleye  gelmek  üzere  yatağa  girdim.  Ama  hemen
          uzanmadım. Heyecan ve şaşkınlığın verdiği zorlukla her gün yat-
          madan önce okuma itiyadında olduğum üç İhlas bir Fâtiha’yı oku-
          dum.  Bir  de  baktım  ki  Paşa  Hazretleri  yine  duvardan  zuhur  etti.
   305   306   307   308   309   310   311   312   313   314   315