Page 141 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 141

Gülden Bülbüllere                                                   136
          Yok, rabıtasını bırakmıyor.
          Yine rabıtası onun vasıtasıdır.
          Nimetinin sonuna kadar gitse yine rabıtasıyla beraber, onu bırakamaz.
          ….
          Ne  bileyim  anlaması  da  güç,  anlatması  da  güç.  Yalnız  şimdi
          zamanımıza göre mübarek Salih Baba buyurmuş,
                        Ehl-i aşkın sözlerin alıp satan âşık mıdır
                        İçini görmez sarâyın vasf eder dîvârını
          Sözünü  söyler  özünden  haberi  yok,  özlerinden  haberi  yok.  Fakat
          hâlbuki  sözünü  de  söyleyen  özünden  haberi  olarak  söylerse  onun
          sözü  zülfüyâra  dokunmaz.  İnsanı,  müridi  ihtilafa  kaptırmaz,  zihnini
          büyütmez veyahut da sağa sola kaydırmaz, saptırmaz.
          Sonra  şöyle  bir  misal  var  affedersiniz  kaba  misal:  Çöplük  başında
          yatar, padişahı rüyasında görür.
          Acziyetimizi bilirsek bize yeter.
          Hizmetimizi görürsek bize yeter.
          Falan  şöyle  yapmış,  falan  böyle  gitmiş,  böyle  almış,  böyle  satmışlar
          böyle vermişler, böyle kâr kazanç yapmış, onlar bize gerekmez.
          Sonra  eğer  bizim  ruhumuz  velayete  alınmışsa  boşuna  kendimizi
          oyalamayalım. Zaten bir tarafa da gidemeyiz, mümkün değil bir tarafa
          da gidemeyiz.
          Yani görsek ki mesela Hazreti İsa inmiş, böyle gün gibi her şeyi aşikâr
          Mehdi gelmiş. Anlaşıldı mı? Biz yine gidemeyiz. Bizi vermezler.
          Öyleyse nimetimizin kapısına sımsıkı sarılıp bekleyelim.
          ……
          Ama burada demek ki ancak ve ancak biz kapımıza sımsıkı sarılacağız.
          Zaten böyle,
                        Özün bir pîre teslim et müdâvim ol kapısında
                        Meşâyihden murâd şâhım mürebbî kâmil olmaktır
          Elhamdülillah,  hamdolsun  nimetimiz  büyük.  Nimetimizin  kapısını
          bekleyelim, bırakmayalım. O kapı bir gün açılacak, o kapıdan o nimet
   136   137   138   139   140   141   142   143   144   145   146