Page 143 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 143

Gülden Bülbüllere                                                   138
          Aşktan doğan herhangi sözlerine, hareketlerine onu bilmeyenler, onu
          anlayamayanlar, tabiî onu yaşayamayanlar diyorlar ki sabırsızlık etmiş
          sabretmemiş.
          Ama aslında bir de var ki bir insanın gelen bu cezbeyi teskin etmesi,
          zaman zaman teskin etmesi lazım. Eskiden cezbeye çok kıymet vardı,
          hürmet vardı. Şimdi bu zamanımızda cezbeye de kıymet vermiyorlar.
          Çünkü niye?
          Eskiden  cezbe  hoş  görülüyordu,  herkes  tarafından  gıpta  ediliyordu.
          Fakat şimdi tenkit ediliyor. Tenkit ediliyorsa tarikat sahipleri tarikatın
          hiçbir  şeyinin  böyle  ucuz  olmasını,  mülevves  olmasını  istemezler.
          Kıymetli bir cezbeyi bile muhalifler bunu tenkit etmesinler diye ondan
          da geçin diyorlar. Onu da teskin et, diyorlar.
          Evet şüphe yok itimat edin ki şimdi bu zamanımızda hizmetin azlığı
          çokluğu bizim için mevzu değil, inanın buna.
          Bizim için mevzu olan Rabıtamız.
          Rabıtamıza,  mürşidimize  olan  sevgimiz.  Bunu  muhafaza  etmemiz,
          bunu çoğaltmamız.
          Zaten  bu  olursa,  bunu  muhafaza  ederse  insan  az  hizmetine  de  çok
          hizmetine de sahip olur. Ama tabiî hizmettir, ne kadar az olursa olsun
          hizmettir. Onu basit görmek yok.
          Sonra  biz  öyle  inanacağız  ki  bizim  pirlerimiz  bizi  hizmetimizden
          dolayı değil…
          Ne hizmetimiz var ki?
          Ama  olsun  biz  onu  yine  emir  olduğu  için  kıymetli  bileceğiz,  çok
          kıymetli bileceğiz.
          Fakat  bizim  nimetimiz  hizmetimizin  karşılığı  değil.  Bunu  da  böyle
          bileceğiz.
          Yani onların merhametleri, onların gani olmaları, onların merhametli,
          şefkatli olmalarından bileceğiz, oradan bileceğiz.
          Eğer zaten oradan bilmezsek hizmetimiz çok da olsa nimete mazhar
          olunmaz.  Mürşide  çok  hizmet  görenler  olmuş,  hizmetlerinden
          beklemişler de hiçbir nimete mazhar olamamışlar.
          Derler,
   138   139   140   141   142   143   144   145   146   147   148