Page 144 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 144
Aşk ve Mahviyet 139
—Horasan'da halı dokumasını işitmişler ama eninden ucundan
haberleri yok.
Şimdi tasavvuf kitaplarını okuyorlar, mesela diyelim ki başka her bir
tarikatın eğitimi değişir, hâli değişir. Onlardan bir şeyler işitiyorlar,
duyuyorlar. Halbuki bu zamanımızda zahiren bunların hepsi kalkmış.
Mesela yine geçmişin adabını tatbik eden tarikatlar var. Mesela
hizmetini de gören tarikatlar var.
Ama bizim tarikatımızda şimdi bunlar kalkmamış da kolaylaştırılmış,
veya da gizlenmiş, sindirilmiş. Anlaşıldı mı efendim?
Bunlar sindirildiyse demin ifade ettiğimiz gibi mesela mürit gönül
muamelesinden tatmin olamıyor da,
—İllaki ben çile çekeceğim, yemeyeceğim, aç duracağım veyahut da
çok ibadet edeceğim. Veyahut da mesela nefsimin arzularını terk
edeceğim, derse,
Evet, nefsin arzuları vardır; meşru, bir de gayrimeşru. Bir yasak
olmayan, bir de yasak olanlar, haram olanlar vardır.
Fakat bizde mühim olan bir insan mesela rabıtasıyla her işini, her
ef’alini rabıtasıyla işlerse onlar emir hududunda olur. Başka hiçbir
zarar gelmiyor, hem de terakkisi de muazzam oluyor.
İşte bunu biz anlatamıyoruz, yahu!
Onlar illaki yok, karşısındakileri görüyor, ben de öyle olacağım.
Git kardaş öyle ol sen! Daha ne edeyim.
Abdülhalik Gücdüvani Hazretleri ne buyurmuş?
—Zahirinizi gözetmeyin, zahirinizi gözetirseniz batınınız harap olur.
Elbiseyle mi gözetmeyin demiş? Elbiseyi burada kastetmemiş.
Kendinizi amelle süslemeyin, amelle gözetmeyin. Zahirinizi
gözetmeyin, zahir gözetmek batın harabatına işarettir.
Yani hepsi geliyor mahviyetin başına. İşte bunu anlatamıyorsun.
Nakşibendî Efendimizin emri de bu.
—Sair tarikatların nihayet kârını bidayete getirdik.
İşte nedir?
Bizim tarikatımızda bidayeti de mahviyet, nihayeti de mahviyet.