Page 140 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 140
Aşk ve Mahviyet 135
Allah'a şükür seni bir mahviyete düşürmüşler sen daha ne istiyorsun
yahu?
Hatta buyurmuştur aşkın bile nihayeti mahviyettir.
Aşk da bir varlıkmış, ondan da geçecekmiş insan. Hâlbuki Salih Baba
"Aşkım bana oldu Burak" buyurduğu halde, ondan da geçilecekmiş.
Hatta nitekim de oluyor mesela bazen o aşkı zamanında insan daima
söyler, ağlar. Bir de bakarsın ki artık sükûta varmış. Daha ne ağlaması
var, ne söylemesi var.
Gülün görmüş lâl eylemiş
Şîrîn dilini dilini
İnsana demek ki bu yolda aşktan kıymetli bir sermaye yoktur, bir
nimet yoktur. Ondan da geçilecekmiş. Yani aşk da insanı neticede
yakıp bitiriyor, her şeyini mahviyete düşürüyor. Aşkın nihayeti
mahviyet, bu yolun sonu mahviyet.
Bunun için işte nasıl ki Nakşibendî Efendimiz,
—Evveli amentübillah, sonu-nihayeti de amentübillah.
Yani nihayetinde amentünün şartlarını, imanı tasdik etmektir. Ama ne
var?
Evvelinde irade sahibi insanlar için bu mecazdır. İrade ile yapılan her
şey mecaz. İradesinden kurtulduktan sonra her şey hakikat oluyor.
Bu aşkın da bidayeti mecaz, nihayeti hakikattir.
Her şey ona göre, rabıta da böyledir. Rabıta da bir müridin müptedi
zamanında mecazdır.
Ama fenafişşeyh olduktan sonra, müntehi âlemine geçtikten sonra
fenafirresul olduktan sonra ne oluyor?
Bir hakikat oluyor.
Yani bu nedir? Bir insan daima destur demekle mütemadiyen
rabıtasıyla beraberdir. Bir de oluyor ki rabıtası kendisi oluyor, kendisi
rabıtası oluyor, fenafişşeyh.
Tabiî oradan da ondan da geçiliyor. O tarikatın daha birinci
basamağıdır.
Ama oradan geçmekle rabıtasını bırakmış mı oluyor?