Page 183 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 183
Gülden Bülbüllere 178
….
Te'âlallah ne hûb zîbâ yaratmış kâmil insânı
“Nefahtü fîhi min rûhî” deminde kılmış ihsânı
Allahü Teâlâ ne güzel yaratmış kâmil insanı diyor. Niye? Ayet-i
kerimesinde “Nefahtü fihi min rûhî” Biz Âdem’i halk ettik kendi
ruhumuzdan ruh üfledik, buyuruyor.
Evet, Allah’ı hakkel yakin bilmek ruhunu bilmektir.
Allah’ı hakkel yakin bilen bir kimse ne oluyor? O Allah’ta yok oluyor,
Allah’ın varlığı onda var oluyor.
İlmel yakin, demek ki bir mesafe bırakıyor, aynel yakin yaklaştırıyor,
fakat perde var.
Bu perde nedir? Amelidir. Niçin? “Hasenetül ebrâr seyyietül
mukarrebûn” buyrulmuş. Ebrarların sevaptır diye işledikleri
amellerini, mukarrepler, günahtır diye kaçarlar.
Bu nasıl anlaşılır şimdi? Ebrar ne yapıyormuş? Mesela namaz kılıyor
da ibadet yapıyor da mukarrebin bunu yapmıyor mu?
Ebrarların sevaptır diye işlediğini “hasanetül ebrâr”, mukarrebin
günah diye kaçarlar onlar. Çünkü ebrar irade sahibi, mukarrebin
iradesinden kurtulmuş.
Onun için niye kaçıyor?
Ebrar ben yaptım, diyor; mukarrebin ben yapmadım, diyor.
Ebrar ben yaparım, diyor; mukarrebin ben yapamam, diyor.
Bu ne demek oluyor?
Ebrar, işlemiş olduğu amellerden sevap karşılığı bekliyor, sevap
umuyor.
Ama mukarrebin, sevap beklemiyor da bir de nedamet duyuyor, bir
de bir üzüntü duyuyor, bir de bir havf duyuyor. Niçin?
Cenabı Hak beni kulluk yapmak için, onu tanımak için halk etti ama
ben onu tanıyamıyorum, ben ona kulluğumu yapamıyorum.
Bütün mükevvenât kimin için halk edildi? Resulullah Efendimiz için
halk edildi.