Page 185 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 185

Gülden Bülbüllere                                                   180
          Fark’tan mana ise halkiyattır.
          Fark, halkiyatda vardır. Ne kadar halkiyat varsa, bunlarda farklılık var.
          İnsanlarda  da  farklılık  var.  Mesela  eşyada  farklılık  var,  hayvanatta
          farklılık var.
          Bak,  insanlarda  hâl  görenler  var.  Eğer  tarikatta  bu  hâl  bir  müride
          gösterirlerse,  başlangıçtan  ta  ki  nihayetine  kadar  onda  tecellî  eden
          hâller, ona verilen makamlar, onda olan kemâlâtlar, eğer gösterilecek
          olursa ne kadar farklılıklar çıkar.
          Gerçi  bizim  tarikatımızda  bir  müride  bunu  göstermezler.  Bizim
          tarikatımızda   bizim   büyüklerimizin   kârı,   kemâlidir.   Bizim
          büyüklerimiz bizi hâlimizden haberdar etmezler.
          Niçin  hâlimizden  haberdar  etmezler?  Bizi  hâlimizden  haberdar
          ederlerse biz hâlimize aldanırız, terakki edemeyiz, yol alamayız, yarıda
          kalırız.  Çocuk  gibi  oyuncaklarla  oynamış  ve  aldanmış  kalmış  gibi
          oluruz.
          Mürit,  müptedi  âleminde  çocuktur.  Müntehi  âlemine  geçmeyince
          kâmil olamıyor. Nasıl bir çocuk 15 yaşında baliğ oluyor, 15 yaşından
          sonra kendini biliyor ve mükellef de oluyor. Onun için insanların ruhu
          da  böyledir.  Ta  ki  fenafişşeyh  olmadıktan  sonra  o,  sabi  misalinde,
          çocuk  misalindedir.  Öyleyse  çocuk  ne  bilecek?  Çocuk  daima
          oyuncaklarıyla oynar ve onlarla vakit geçirir.
          Demek ki mürit hâlinden haberdar olursa hâlden geçemez. Çünkü hâl
          zevklidir, tatlıdır.
          Ama  bilemez  ki  onun  duçar  olduğu  görmüş  olduğu  bir  şey,  onda
          tecelli  etmiş  olan  bir  nurdan  başka  onun  daha  büyüğü  var,  daha
          bunun üstünü var. O bilemediği için ondan kolay kolay geçemez.
          Ama  meşayihin  yetkisidir,  onu  ona  göstermez  ki  ondan  geçirsin,
          götürsün. Bak, Reşahat okuyanlar rastlamıştır.
          Saadeddin  Kaşgari  Hazretleri’nin  bir  macerası  var,  bir  olayı  var.
          Muzaffer  Kethüda  isminde  başka  bir  tarikatın,  Halveti  tarikatının
          meşayihi  ile  Saadeddin  Kaşgari  Hazretleri’nin  Nakşi  halifeleriyle
          karşılaşmışlar da aralarında bir macera olmuş. Nasıl?
          Saadeddin Kaşgari Hazretleri evlad-ı resülden. Otuz iki tane de halife
          irşat  etmiş.  Birinde  hastalanmış.  Halveti  tarikatından  Muzaffer
   180   181   182   183   184   185   186   187   188   189   190