Page 265 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 265
Gülden Bülbüllere 260
….
İşte teveccüh Allah’a yönelmektir. Biz de Allah’a yöneleceğiz. Ama bu
Allah’a yönelmemiz şöyle olacak. Biz kendimizi kusurlu, günahkâr
olarak göreceğiz. Çok muhtacız. Neye?
Hani bir insan çok fakirdir. Çok fakir olunca bir ağaya, zengine
ihtiyacı vardır. Fakir çok ihtiyaçlı, neyi giderecek? Üşüyor. Çıplak,
giyecek bir şeyi yok ama zengin birine giderse kıyafet versin de bu
soğuktan kurtulsun. Daha da aç kalmış, bir lokma ekmeği bulamıyor,
yesin. Aç kalmış, açlık neticesinde helak olacak. Bu bir ihtiyaçtır işte.
Bir zengine gider de işte o para versin veya bir lokma ekmek versin de
o açlıktan da kurtulsun, bu hayat meselesi.
Evet, şimdi bizim de manevi olarak aç olduğumuzu, manevi
ihtiyacımızın olduğunu bilmemiz lazım. Bu da işte bizim
noksanlığımız, evvela bir defa noksanlığımızı bileceğiz. Allah bizi
noksan halk etmiş.
Her ne kadar noksanlık denilince neyi anlayacağız? Günahlar,
yasakları anlayacağız. Ama bu günah işleyenlere göre.
Bize göre de bir noksanlık var. Bize göre noksanlık da şudur ki: Tam
layık ile Allah’ın vermiş olduğu nimetlerin karşılığında biz ona şükür
yapamıyoruz. Allah’ın vermiş olduğu bize sıhhat karşılığında biz ona
zikir yapamıyoruz, şükür yapamıyoruz, zikir yapamıyoruz, layığı ile
amel işleyemiyoruz. Bu, bir.
İkincisi mesela icabında bizde olan bir hastalık. Veyahut da herhangi
bir şeye dayanamamazlık. Allah’tan gelen en ufak bir iptilaya bile
dayanamıyoruz. Bu bir noksanlık değil mi?
Niçin velîler onlara dayanıyorlar? Niçin peygamberlere Cenabı Hak
daha çok büyük çileler vermiş? Onlar dayanabiliyorlar da biz
dayanamıyoruz. İşte noksanlıklar budur. O zaman demek ki.
Kişi noksanını bilmek gibi irfan olamaz
Biz noksanlıklarımızı bileceğiz.
Noksanımızı da burada işte amelde eksikliğimiz var. Yapıyoruz, yine
layığı ile yapamıyoruz. Allah bize bu zamanda bilhassa çok bol rızık
vermiş, biz zevk sefa içerisindeyiz. Yine de nankörlük ediyoruz, yine
de şükredemiyoruz.