Page 122 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 122
110 Gülden Bülbüllere
Kalbim aç
Etim yanık
Dünya diz çöktüğüm yer kadardır
Dizimin yanında bir diz
Sağdan bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi
Soldan bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi
Bir sana, bir sana, bir sana...
Avucunu aç, avucunu kapa
Dilini tut, aklını kravatın gibi çöz at
Şimdi bir damla gözyaşı, bir iri yakut
Benzer şekilde TRT çalışanı Mehmet Ragıp Karcı gösterişi ol-
madan hizmetlerini görmekte ve Efendim için yazdığı şiirleriyle
bağlılıklarını dile getirmekteydi:
Sözlerin ve kalplerin divan durduğu bakışlarına
Zamana ve toprağa dayayıp alnımı ve ellerimi
Sen, parmaklarından güneşler emziren çeşme
Doyur beni
Rasim Özdenören Ağabey gönül âlemindeki hislerini Denize
Açılan Kapı kitabının “Karşılaşma” bölümünde aşağıda yazılı cüm-
lelerle ifade etmiştir:
“…Ölümcül günahları hava kabarcıklarına benzeyerek ses ve-
rirdi sanki. Alttan alta gelişen bilincine varamadığı olgu buydu: Gi-
zemli bekleyiş. Bir gün kendisinin de çağırılacağını, kabul görece-
ğini umardı. İnanamayarak da olsa. Baygın akıntılarının içinde yü-
züp dururken sessiz ulumalar, o sızıntılar gevşemiş teninden süzülüp
geçerken, telefonun zili dalgın karanlığından ayırdı onu. Ahize elin-
deydi. Vericiye doğru uzanmış ağzı. “Alo!” diye seslendi, “Bu ak-
şam mı? Elbet…, elbet gelirim. Gecikmem, olur.”
Çoğu sakallıydı ve ilk bakışta birbirlerine benziyorlardı. Ama bir
bakışta tanıdı onu: Onun için buraya getirilmiş olduğunu bilmeden,
gizli gizli hep onu aramakta olduğunun bilincine varmadan onu arar-
ken. Sessiz kıpırtıların arasında, hemen aynı andı, görür görmez