Page 119 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 119
Tasarruf 107
raz daha bekleyelim” dedi. Öyle hâl yaşıyorum ki Efendim Hazret-
leri böyle sağ eliyle binayı alt kattan yukarı doğru tutuyor. Beton
bina sanki tahta veya ıslanmış bir kâğıt nasıl yırtılır öyle hâlde du-
ruyor. Bana “Şu adamı al” diyor. Daha sonra öğrendim ki vurduğum
adamların hepsi ders almışlar. Bunun gibi daha birçok hadiseler
oldu.
On sekiz sene ayaklarımın yere basmadığını biliyorum, sanki ha-
vada dolanıyordum. On yedinci senenin sonunda tıp diye havadan
yere kondum. Ben artık yer üzerindeydim. Hayatım böyle rüya gibi
geldi, geçti, gitti.
Evet, büyüklerimiz öyle Resulullah’ın delikanlılarıydı ve herke-
sin kalbinden, kafasından ne geçiyorsa haber veriyorlardı. Ama
şimdi öyle delikanlı bulmak zordur benim efendim.
Evliyaullah anlatmak istediği şeyi ilham ederek de bildirir. Efen-
dim Hazretleri buyurdular ki “Bizim zamanımıza kadar mürşid-i
kâmil müridine haber verirdi. Şimdi direk Resulullah haber veriyor.”
Şeyh Efendi içimde oturuyor sanki! Orada koltuğu var, öyle
içimden konuşuyor ve ben de dinliyorum. Bu hâlde iken hem yanın-
dakilerle konuşuyorsun hem de içindekiyle konuşuyorsun, yani
onunla irtibat hâlindesin. Öyle bir hikmet işte!
Efendim Hazretleri’nin şeklini, şemailini 8-10 yaşlarımda, ufak
bir çocuk iken rüyamda gördüm. Gerçekte olduğu gibi biri kız, ikisi
oğlan olmak üzere üç tane çocuğu vardı. Bu rüyayı Efendim Hazret-
leri’ne anlatınca bizi şap diye çarptı. Hemen oradaki insanlara “Dik-
kat, Komutan geliyor. Esas duruş.” diye bağırdım. Efendim Hazret-
leri güya bir askeri ciple gelip içeri giriyordu ve ondan sonra olaylar,
oynamalar başlıyordu. Yani hadiseler (yaşanan değişik hâller)
çoktu. Ama o nimet kaçtı, gitti. Bir şey diyeyim:
Velinin her hâli kim var bir beyanı
Her aklı erdiğince söyler anı
O fırsatı değerlendiremedik benim efendim, kaçırdık.
Hatıraları duyanlar dergâhta sohbet ederler. Bizim bu tarikat soh-
betle ayakta durur. Dinî, şer’î meselelere meşayih-i kiram (büyük