Page 147 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 147
Tasarruf 135
dedi.
˗ Himmetlerinizle iyiler. Ellerinizden öpüyorlar Efendim.
dedim. “Peki” dedi ve gitti. Bu suretle Efendim’in bana “Siyaset
yapma ve hiç kimseyi de aramıza sokma. Ancak aşka yasak olmaz.”
dediğini anlamış oldum.
***
1991 yılında Efendim Hazretleri Ankara’yı teşrif ettiler. Efendim
Ankara’ya her gelişinde artık 2-3 ay kadar uzun bir süre Ankara’da
kalıyor, İncek’te kaldığı zamanlarda Cuma namazını Kocatepe Ca-
misi’nde kılıyor, sonra Necatibey Caddesi’nde bulunan Boral Kon-
feksiyon’un ihvanlara ayrılan bölümünde sohbet edip ders veri-
yordu. İkindiden sonra da hatme yapıp İncek’e dönüyordu. Eğer teb-
liğ için çevre illere gitmediyse bu program her hafta gerçekleşi-
yordu.
Bir keresinde Cuma namazında sonra Boral’a gitmemiştik,
herhâlde okulda işimiz vardı. Fakat duyduk ki Efendim Hazretleri’ni
İncek’e götürecek arabanın temini konusunda bir problem olmuş.
Yaşar Ağabey götürecekmiş, ama işi mi çıkmış, bir şey olmuş. Bir
şekilde Mübareği bekletmişler.
Biz bunu duyduk ve güya kendi kendimize üzüldük. Siz Hazret-
i Pir’e nasıl araba bulmazsınız? Nasıl onun kapısında konvoy olup
İncek’e götürmezsiniz? Tabii bizde para pul yoktu, ama heyecan
vardı. “Efendim’i nasıl bekletirler! Haftaya Efendim’i İncek’e biz
götürelim. Cuma’dan sonra Efendim Boral’ı teşrif ettiğinde biz gi-
delim ve Hazret-i Pir’e ‘Efendim, sizi İncek’e biz götüreceğiz’ di-
yelim.” diye üç genç karar aldık ve “Nasıl yapalım?” diye düşün-
meye başladık. Efendim’i neyle götürecektik? Zafer Ağabey’in eski
bir Reno’su vardı. Onunla götürmeye karar verdik. Zaten tam bir
derviş arabasıydı ve dışarı ayakkabısı gibi her yere onunla gidiyor-
duk.
Cuma günü oldu. Okulda Ertan, Zafer ve ben üçümüz varız. Önce
“Zafer Ağabey, sen git arabayı bir yıkattır.” dedik. O arabanın içini
dışını araba yıkamacıda güzelce yıkattı. Biz de yurtlara gittik, güzel