Page 149 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 149

Tasarruf                                                137

          aşağıya indik, ortada kimse yok. Zafer Ağabey arabayı önceden ka-
          pının önüne çekmiş, bizi bekliyordu. Ağacın dibinde duran arabanın
          ön kapısını açıp Efendim’i bindirdik. Ertan ve ben arkaya bindik.
            Zafer Ağabey heyecanlandı, eli ayağı titriyordu. Arabayı çalıştı-
          rırken silecekler çalışmaya başladı. Efendim ona doğru döndü ve en-
          dişeyle baktı. Sonra sesli bir şekilde “Euzubillahimineşşeytanirra-
          cim  Bismillahirrahmanirrahim”  dedi. Bunun üzerine biz arkada
          koptuk, elimizde olmadan kahkahayla güldük.
            Ondan sonra hareket ettik. Bir yere doğru gidiyoruz, ama nereye
          gidiyoruz? Normalde İncek’e gitmemiz gerekiyordu. Ama Efendim
          öyle bir muhabbet vermişti ki aklımız başımızdan gitmişti. O anda
          nereden aklımıza geldi, ne oldu, bilmiyoruz. Daha önce konuşmadı-
          ğımız, planlamadığımız, organize etmediğimiz hâlde istemsiz bir şe-
          kilde ağzımdan şu cümle çıkıverdi:
              ˗  Efendim, şu anda sizi kaçırmış bulunmaktayız.
            Arka taraftan öne doğru şöyle bir baktım, hiç ses yok.  Efen-
          dim’in keyfi yerinde, tebessüm ediyor. “Ne kaçırması? Bu da nere-
          den çıktı!” gibi şeyler de demiyor.
            Necatibey Caddesi’nden biraz gittik, Gençlik Caddesi’ne doğru
          çıkarken  konvoy  arkamıza  takıldı.  Konvoyda  Mazhar  Ağabeyler,
          Savaş Ağabeyler ve bazı diğer ihvanlar olmak üzere 5-6 araba vardı.
          Şimdi Efendim’e bilgi veriyoruz:
              ˗  Efendim, şu anda ilk işimiz arkadan gelen konvoyu ekmek,
                 onlardan ayrılmak.
            Yine öne doğru bakıyorum, Efendim hiç seslenmiyor. Arabalar
          tam Necatibey Caddesi ile Gençlik Caddesi’nin köşesindeki trafik
          lambalarına geldiğinde kırmızı ışık yandı. Zafer Ağabey’e:
              ˗  Kırmızıda geç Ağabey.
          dedik. Biz geçtik, konvoy lambaya takıldı. Biz eski Reno ile gidiyo-
          ruz ya, onlar da muhtemelen “Nasılsa yolda yetişiriz” diye düşün-
          müşlerdir. Sonra İncek yoluna dönmek için İnönü Caddesi’ne çıktık,
          ilerliyoruz.  Az ileride, askeriyenin orada “U” dönüşü yasak olan bir
          yere geldik. Zafer Ağabey’e:
              ˗  U dönüşü levhasının oradan dön.
   144   145   146   147   148   149   150   151   152   153   154