Page 176 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 176
164 Gülden Bülbüllere
Hasan Ergin
İlk ders aldığımızda bizim orada Pamuklar’da oturan rahmetli
Hacı Bayram vardı. Tarikat sohbeti açtı. Ben de “Beni de götür” de-
dim. Aradan birkaç ay geçtikten sonra Abdurrahim Efendim Elif Si-
tesi’ne gelmiş. Yerde böyle bir karış kar var. Bir tane taksi tutulmuş,
Elif Sitesi’ne gittik. Efendim sohbette, terlerin içinde kalmış. Efen-
dim’in terini kurutuyorlar. Dolu bir koca salon, kırk-elli kişi var. On-
dan sonra tabii sohbet bitti. “Ders alan var mı?” denildi. Mübareğin
önüne on beş yirmi kişi dizildi. Sıra bize geldi:
˗ Efendim, daha önce Uşşakî tarikatındaydım. Şimdi ise daha
doğru düzgün gidemiyorum, yapamıyorum!
dedim. Efendim:
˗ Şeyhini ziyaret ettin mi?
diye sordu.
˗ Efendim, en az on sene oldu.
dedim.
˗ O zaman ikisini bir yapacaksın.
dedi.
˗ Efendim, ikisini bir yapamam!
dedim.
˗ Tamam o zaman.
dedi. Orada ders almamız öyle oldu. Senesi 1988 olabilir. Ders al-
dıktan sonra aradan bir zaman geçti. “Şuralardan bir amelelik işi
çıksa!” diyordum. İncek’te tekke inşaatı yapılmaya başlanmıştı.
Kendi kendime “Ben de İncek’te bir iş yapsam. Burada (İncek’te)
yatsam, Efendim ile hatmeye otursak ne iyi olur.” dedim. Bu arada
Hanefi amca telefon ederek “Yanına birini daha alsın, gelsin.
Tekke’de iş var.” demiş. Böylelikle İncek inşaatında çalışmaya baş-
ladık.