Page 179 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 179

Tasarruf                                                167

          konuşarak yolda gidiyoruz. Sağa bakıyorum, sola bakıyorum. Bu
          arada vasıtalarıyla yoldan geçen arkadaşlar “Arabaya bin” diyorlar-
          mış. Fakat Efendim arabaya bindirmiyor. Sonradan dergâhta görevli
          olan Abdullah “Ben seni arabaya almak istedim, ama binmedin!”
          dedi. Bu şekilde yürüyerek Taşpınar köyüne vardım. Taşpınar’da
          PTT’nin altında çeşme var. O çeşmede su içtik. Birini suya gönder-
          dik, onu beklemedik. Taşpınar’ı yaklaşık üç yüz metre geçince yo-
          lun kıyısında kırmızı güller dizilmiş. Efendim “Bak, bunlar Reyhan
          gülleri” dedi. Güller elli, yüz metre boyunca sanki elle dizmiş gibi
          yolun kıyısındaki tarlanın içindeydiler.
            Ondan sonra Ankara-Gölbaşı-Konya yoluna indik. Orada bir ti-
          cari taksi duruyordu ve taksici de müşteri bekliyordu. Elimle şöyle
          işaret ediyordum, ama onun gözleri görmüyordu. Taksicinin bam-
          başka sıfatları vardı. O yolda giden diğer arabalara bakıyordum, in-
          sanları maymun ya da başka hayvan sıfatıyla, altları başka türlü, üst-
          leri başka türlü görüyordum. Efendim bana yoldaki zahir kişilerin
          sıfatlarını  göstertti.  Ankara  istikametine  doğru  yukarıdan  aşağıya
          yürüyerek gidiyordum. Yol kenarında bir benzinlik ve benzinliği ge-
          çince de bir duvar vardı. Orada üç dört kişi konuşuyorlar. Onlar da
          başka bir tarikattanmış. Efendim onların da hâllerini göstertti. Tari-
          katlı oldukları hâlde kurtulamamışlardı, sıfatları bambaşkaydı. Biraz
          daha ilerledim. Otobüs durağında üç, dört tane bayan bekliyorlardı.
          Bunlardan birisine:
              ˗  Senin kalp gözün açık.

          dedim. Kadın:
              ˗  Kardeşim, o bir sırdır, denmez.
          dedi. Ben:

              ˗  Efendim dedirtiyor. Ben nereden bileyim senin kalp gözü-
                 nün açık olduğunu!

          dedim.
            Talebeler vardı. Talebelerin yanında Allah diyorum, yüzüme ba-
          kıyorlar,  ama  kulakları  duymuyor.  Ondan  sonra  elimde  çantam
          vardı, Mevlana’nın dönüşü gibi böyle dönüyorum. Bir iki dakika
   174   175   176   177   178   179   180   181   182   183   184