Page 181 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 181

Tasarruf                                                169

            Pamuklar’daki gecekondu eve gelip içeri girdim. Mahalle’de ço-
          luk, çocuk, kadın hiç kimse kalmamıştı. Sonra bir bardak su getirdi-
          ler, bir de naylon tas getirdiler. Abdest almam gerekiyordu. O bir
          bardak su abdestime yetti, abdestimi aldım.
            Daha sonra dışarı çıktım. Hem bir yandan Abdurrahim Efendim
          ile gidiyoruz, hem de bir yandan Efendim ile telefonla konuşur gibi
          konuşuyoruz.  Efendim bana;
              ˗  Zengin olmak istiyor musun?
          diye sordu.
              ˗  Nasıl zengin olacağım?

          dedim. Efendim;
              ˗  Şimdi bu eve gelenlere, ne türlü hastalıklı olurlarsa olsunlar,
                 şifayı biz vereceğiz. Sen para, bir şey istemeyeceksin. Gö-
                 nüllerinden bir şeyler geçerse verecekler. Vermezlerse para
                 istemek yok!
          dedi. Ben de;

              ˗  Efendim sen bilirsin! Ama ben öyle bir şey istemiyorum.
                 Senin rızanı istiyorum.
          dedim. Şimdi de bazı ihvanlar olsun, zahir kişiler olsun, onlar için
          dua ediyoruz. Tabii inananlar şifayı alıyorlar, inanmayanlara bir şey
          yok. Efendim’in rabıtasıyla suya Yasin-i Şerif okuyoruz, bildiğimiz
          duaları ediyoruz. Efendim şifayı veriyor, yani himmet oluyor.
            Zahiren en ufak bir sıkıntı görmedim. Yalnız bu yolda Efendim
          ne diyor? “Sekiz saati ibadetle dolduracaksın.” Sekiz saati ibadetle
          doldurduğun ve benlik de yapmadığın takdirde, ne bu dünyada sı-
          kıntın olur, ne de başka bir şey olur. Efendim’den ders aldıktan sonra
          hastanede yattığım hastalık hariç bir vakit namazım kazaya kalma-
          mıştır. Bir gün dahi dersimi çekmediğim, hem de hatme yapmadı-
          ğım yoktur. Allah’ın izniyle, hiçbir sıkıntı olmaz.
   176   177   178   179   180   181   182   183   184   185   186