Page 214 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 214
202 Gülden Bülbüllere
dersem, belki İngiltere’deki parayı alabilirim.” diye düşünmüş. Ai-
lesinin yanına giderken, yolda arabanın tekeri patlamış. Kadir Bey
olayı şöyle anlatıyor:
˗ Lastik yarıldı. Lastikçiye gittik, ama param yok. Lastikçiye
dükkânındaki eski lastikleri gösterip “Bunlar ucuz olur. Şu
lastiği benim arabama tak” dedim. O da “Bu eski, seni idare
etmez!” dedi. Ben “Eve kadar götürsün, yeter.” dedim. Evde
de para yok! Çocuklardaki ve bendeki paranın hepsini eski
lastiğe verdik, geride bir kuruş kalmadı. Eve geldik, hanıma
“Bir kahve yap, içeyim. Ne olduysa oldu!” dedim. Kahveyi
yudumladım. Öyle bunalmıştım ki “Ya Rabbi, ben ne yapa-
cağım?” dedim. O arada bir telefon çaldı. Telefondaki kişi
“Kadir Amca, ben İsviçre’deyim. Abdurrahim Efendi sana
bir miktar para gönderdi. Sana vermem lazım, eline teslim
etmem lazım. Neredesin?” dedi. Ben de “Oğlum, bu Abdur-
rahim Efendi benim burada parasız olduğumu biliyor ve ta
İstanbul’dan İngiltere’yi görüyor da beni niye bu kadar bu-
nalttı?” dedim. Benim yurtdışına kaçmamı söyledi, tamam.
Kellemi kurtardı, tamam. Söylendiğimi de duydu, tamam.
Ama beni niye bu kadar bunalttı!”
***
Avni Efendim’den işittiğim diğer bir hatırayı yine kendi anlatı-
mıyla aktarayım:
“Sezai Bayhan Ağabey’in amcası Erzurum’a ziyarete gidecek-
miş. Sezai Ağabey amcasının yanında yetişmiş. Amcası onu ev-
latlık olarak almış. Amcası İstanbul’dan Erzurum’a uçakla gele-
cekmiş, o da havaalanına gidip karşılayacakmış. O gün de Efen-
dim Erzurum’da Sezai beye misafir olmuş. Efendim sabah ona:
˗ Beybabanla görüşüyor musun?
diye sormuş. O da:
˗ Bugün uçakla gelecek.
demiş. Sezai Ağabey beklemiş ki Efendim ona “Git, onu karşıla.”
buyursun. Ama Efendim bir şey dememiş. Uçak Erzurum’a her
gün saat 10:00’da geliyormuş. Sabahtan namazı kılmışlar. İşte