Page 215 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 215
Tasarruf 203
ufak bir aperatif almışlar, sonra Efendim Hazretleri yerine ayrıl-
mış ve saat 10:00’da geri gelmiş. Efendim tam uçağın geleceği
zaman:
˗ Biz acıktık. Bir şeyler daha yiyelim Sezai Bey.
demiş. O arada ihvanlar da gelmişler. Bir şeyler hazırlayıp kah-
valtı yapmışlar. Saat 11:00 olmuş. Bir müddet sonra öğle namazı
vakti yaklaşmış. Mübarek:
˗ Sezai Bey, namazı kılalım da ondan sonra gidelim.
buyurmuş. Öğle namazını da kılmışlar. Sonra yine misafir gel-
miş. Efendim:
˗ Bunlar açtır, bunlara da bir şeyler hazırla.
buyurmuş. Bunlara da yemek hazırlanmış. Saat 13:00 olmuş.
Efendim:
˗ Sezai Bey, senin Beybaban gelecekti. Ne oldu?
diye sormuş. Sezai Bey de:
˗ Efendim, geldiyse geldi! Daha geçti.
deyince, Efendim:
˗ Belli olmaz, bakarsın uçak rötar yapar. Gel, beraber gidelim.
Yolumuzun üstü, bizi oraya kadar götür. Biz oradan başka
arabaya biner, gideriz. Sen de amcanı uçaktan alırsın.
buyurmuş. Bunun üzerine Sezai Bey:
˗ Efendim, bu saate uçak kalmaz! Ama siz emrediyorsunuz,
amenna.
demiş. Efendim:
˗ Olsun! Gel, gidelim.
deyince havaalanına gitmişler ve orada Efendim’i başka bir ara-
baya bindirmişler. Sezai Bey havaalanına gitmek istemiyor. Ama
emir ya, Efendim emrettiği için havaalanına gidecek. Sezai Bey
olayın sonrasını şöyle anlatmış:
˗ Gittim ki havaalanında çok büyük bir kalabalık var. Bu ka-
labalık nedir? diye sordum, ‘Uçak henüz gelmedi’ dediler.
Ben içeri girdim, bir müddet bekledim ve sonra uçak indi.”