Page 211 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 211
Tasarruf 199
˗ Evet Efendim, ben getirdim.
dedim. Hüsamettin Efendim:
˗ Nerede anarşist varsa bulup, bu adamları buraya getiriyor-
sun.
dedi. Nasıl mahcup oldum, nasıl korkuyorum anlatamam! Adam:
˗ Başüstüne Efendim, aynen öyledir.
buyurdu. Hüsamettin Efendim kurban kestirmiş, et haşlaması yap-
tırmışlar. Yemekhanede sekiz on kadar kişi vardı, oturmuşlar yemek
yiyorlardı. Muzaffer Nevruz Hocam da oradaydı. Oturduk, yemeği
yedik. Hüsamettin Efendim adama:
˗ Bak sakın bölücülük yapma!
deyince, Adam:
˗ Estağfurullah Efendim.
diyor ve gidip onların ellerinden öpüyordu. Onlar da ellerinin öpül-
mesine hiç itiraz etmiyorlardı. O gün kurmaylar Tekke’deydi. Ge-
nelde yaşlı kesim vardı. Efendim Hazretleri salonu teşrif etti. Adam
Efendim Hazretleri’nin elini öptü ve kafasını Efendim’in dizine
koydu. Efendim Hazretleri:
˗ Gönül ayakta Efendim. Buyur, herhâlde hatmeye başlayaca-
ğız.
dedi. Hüsamettin Efendim adama:
˗ Sen onun (Efendim’in) yanında oturma! Gel bu tarafa.
dedi. Efendim de Hüsamettin Efendi’ye:
˗ Sen gel, otur buraya. O da yan tarafına otursun. Ama rahat-
sız olursun. İstersen yanına oturma!
buyurdu. Hüsamettin Efendi’nin elinde bir sopası vardı. Baston gibi
yanında sürekli duruyordu. Hatme arasında birdenbire Hüsamettin
Efendim:
˗ Ulan ben sana yol kesme demedim mi? Daha bunun üzerine
mürşid mi var ki çağırıyorsun?
diye feryad etmeye başladı. Meğer o getirdiğimiz adam mürşidini de
hatmeye çağırmış, o da gelip girmiş. Hüsamettin Efendim de onu