Page 209 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 209
Tasarruf 197
dedi ve ekledi:
˗ Hiç bizi soran var mı?
buyurdu. Ben evet ya da hayır demedim, o laf orada kapandı. Kalk-
tım, gittim. Efendim “Soran var mı” deyince, ben “Polis filan soru-
yor mu?” demek istediğini zannettim. Aklıma ilk önce o gelmişti.
Daha sonra Yenimahalle Camii’ne gittim. İçeride hâlinden devlet
memuru olduğu belli olan çok mütevazı bir adam vardı. Cemaatten
birisi o adama beni göstererek:
˗ Bilirse bu delikanlı bilir!
dedi. Bunun üzerine devlet memuru görünümlü o adam:
˗ O zaman bir çay içelim delikanlı!
dedi. Ben de:
˗ İçelim.
dedim. İçimden de “Bu adam herhâlde polis! Bizi bir numaraya ge-
tirecek.” diye düşünüyordum. Bu yüzden adamla çok dikkatli bir şe-
kilde konuşmaya başladım. Adam:
˗ Ben burada bir Evliyaullah arıyorum. Onun burada koku-
sunu duyuyorum. Ama yerini tarif edemiyorum. Beni ora-
lara götürür müsün?
dedi. Yaşı da bizden büyüktü.
˗ Sen ne iş yapıyorsun?
diye sordum.
˗ Öğretmenim.
dedi. Ben de:
˗ İyi o zaman.
dedim ve kendisini önce Mehmet Nayır Efendi’ye götürdüm. Adam:
˗ Dönelim, burası değil. O kokuyu alamıyorum.
dedi. Abdurrahman Efendi’nin dergâhının önüne götürdüm. Ama
adam içeriye girmeden:
˗ Benim kokuyu almam lazım. Burası da değil!
dedi.