Page 232 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 232
220 Gülden Bülbüllere
Metin Doğru
Bayburt’ta liseden arkadaşım olan Ali Fuat Değirmenci bana ve
Emin Yarar arkadaşıma hitaben:
˗ Bugün Abdurrahim Efendim Hazretleri’nin Etiler’de bir
sohbeti var. İsterseniz sizi de götüreyim, sohbet dinlersiniz.
dedi. Ben de kendisine bu Mübareğin nereli olduğunu sordum. “Er-
zincanlı” deyince:
˗ Ama biz Bayburtluyuz. Bayburt’ta mürşid varken ben Er-
zincanlı mürşidden ders almam!
dedim. Ali Fuat Ağabey:
˗ Ders almanız şart değil, sohbeti dinlersiniz.
dedi. Anlaşmalı bir şekilde Mübarek Abdurrahim Efendim’in sohbet
ettiği mekâna gittik.
Mübarek oradaki ihvanlara sohbet buyuruyordu. Biz odaya gir-
diğimizde sohbeti kesti ve bize doğru dönüp:
˗ Beyim, Tarikat-ı Aliye’ye (Nakşıbendî Tarikatına) girmek
nasib işidir. Cenab-ı Allah ilm-i ezelide kulun nasibini hangi
mürşidin defterinde kayıt altına almışsa, kul ancak o kapı-
dan nasibini alabilir. Fakat günümüzde biz bunu bilemedi-
ğimiz için kimi der ki “Ben Adıyamanlıyım, Adıyamanlı
mürşitten ders alacağım.”, kimi de der ki “Ben Bayburtlu-
yum, Bayburtlu mürşitten ders alacağım.” Eğer buradan çı-
kıp gidebiliyor iseniz, buyurun gidin!
buyurdu. Sonra yarıda kestiği sohbetine devam etti. Sohbet bitti. Bu
arada “Ders almak isteyenler Efendim’in önüne doğru sıralansınlar.”
diye bir ses duydum. Bir de baktım ki ders almak için Efendim’in
elini tutuyorum!
Böylece ruhlara muamelenin milliyete, nesebe, cinsiyete, mem-
lekete, yani zahiren görünür olan farklılıklara göre değil, Rabbimize
olan itaate göre yapıldığını anlamış olduk.