Page 237 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 237
Tasarruf 225
terminaline ulaştığımızda her taraf aşırı kar ve buzla kaplıydı. Gece
Hazret-i Pir’i rahatsız etmemek için açık olan bir pastanede günün
ağarmasını bekledik.
Saat 06.00 civarında dergâha gittik. Dergâhın önü aşırı karla
kaplıydı. Kapıyı hafiften tıklattık. Hazret-i Pir kapıyı bizzat kendisi
açtı. İçeri girdik. Elimizdeki içinde horoz bulunan valizi
ayakkabılığa bıraktık. Hazret-i Pir “hoş geldiniz” dedikten sonra bizi
tanıdığı için:
˗ Bu kış kıyamette, bu soğukta neden geldiniz? Ya yolda bir
şey olsaydı! Siz üşümüşsünüzdür.
diyerek bulunduğumuz odadaki sobayı yakmak için kovayı almak
istedi. Efendim’den evvel davranıp kovayı biz aldık ve sobayı
yaktık. Efendim orada bulunan Gülbey Ağabey’e:
˗ Gülbey, bu kış kıyamette Mehmet Beyler ta Tokat’tan çıkıp
gelmişler.
deyince, o da:
˗ Efendim, aşığa Bağdat sorulur mu?
dedi. Daha sonra abdestlerimizi tazeledik ve sabah namazını Hazret-
i Pir’in imamlığında diğer ihvan kardeşlerimizle beraber eda ettik.
Namazdan sonra Hazret-i Pir çok güzel bir sohbet buyurdular ve
o arada çaylar geldi. “İki gözü iki çeşme” derler ya, işte Hâkim Bey
öyle ağlıyor ve arkamıza saklanıyordu. Kendisine ikram edilen çayı
da içemedi. Sohbet bitmek üzereydi ki Hâkim Bey kulağıma
eğilerek:
˗ Bir şey arz etmek istiyorum. Müsaade ederler mi?
diye sordu. Hazret-i Pir duymuş olacak ki:
˗ Ne diyor?
dedi. Ben de:
˗ Efendim kendisi Almus Adliyesi’nde hâkim. “Size bir şey
arz edebilir miyim” diyor.
dedim. Hazret-i Pir:
˗ Buyursunlar.
deyince Hakim Bey:
˗ Efendim! Ben stajyer hakim iken 1980 İhtilali oldu ve bazı
liderler tutuklandı. Hazırlık soruşturmasını önce biz stajyer