Page 284 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 284
272 Gülden Bülbüllere
Erol Yalçınkaya
İncek Dergâhı’nın araba parkı olarak kullanılan yol kısmında
karşı tarafa doğru atık su için kanal açılıyordu. İhvanlar burada
kazma ve küreklerle çalışıyorlardı. Biz de acizane yardım
ediyorduk. Kanal kazma işleri hemen hemen bitmişti ve son
düzeltmeler yapılıyordu. Oldukça yorulmuştuk.
Ben bana düşen kısmı bitirdim ve etrafımda çalışanlara
bakıyordum. Sol tarafımda çalışan arkadaşlardan birkaçının hiç de
güzel kazmadıklarını gördüm. İçimden “Belli ki ellerine hiç kürek
almamış bunlar. Yaptığın işin en güzelini yapacaksın. Onlara yardım
edeyim de çukurlu, tümsekli yerleri düzeltelim.” diye geçirdim.
Buna benzer duygular gönlümü meşgul ediyordu. Kendi çalıştığım
yer ise bana çok güzel görünüyordu. “İşte kanal böyle kazılır!”
diyordum kendi kendime. Diğer çalışanların yaptıkları yerleri hiç
beğenmemiştim.
Bu arada ihvanlardan birinin “Abdurrahim Efendim” geliyor
diye seslendiğini duyduk. Hemen kazmaları ve kürekleri bırakıp
toparlandık. Biraz sonra Abdurrahim Efendim merdivenlerin
başında gözüktü ve yavaş yavaş merdivenleri inerek kanalın içine
girdi. Kazılan yerlere baka baka geliyordu. Geldi, geldi, yanımda
durdu. Bana şöyle bir baktı. Bir şeyler söyledi, ama anlayamadım.
Sanki “Beyim, böyle mi kazılır?” der gibiydi. O an kazdığım yeri
beğenmediğini anlamıştım. Dünyam başıma yıkılmıştı. Oysa işimi
çok güzel yaptığıma inanıyordum. Elimdeki küreği alarak
beğenmediği yerleri düzeltmeye başladı. Şaşırmıştım, çok da
mahcub olmuştum. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Donup kaldım.
Efendim gerekli düzeltmeleri yapıp küreği tekrar bana verdikten
sonra kanalın diğer yerlerini dolaşmaya devam etti. Benim
çalıştığım yerden başka herhangi bir yere de müdahalede
bulunmadı. Her tarafın güzel olduğunu, kanalın tamamlandığını
belirterek yanımızdan ayrıldı.
Efendim Hazretleri Salih Baba Divanı’ndaki “Ellerin ayıbını
gözetme ara bul sende noksanı // Senin gördüklerin ayıbı veliler
setreder cümle” beyitlerini açıklayıp sohbet buyuruyordu. Çok
şükür bu kelamların hakikatini de bizlere yaşatarak göstermişti ve
noksanlıklarımızı ikmal ediyordu.