Page 280 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 280

268                                         Gülden Bülbüllere

                                    Ali Tok
            1994  yılında  14  yaşındaydım,  yani  daha  çocuk  sayılırdım.
          Erzincan’da teveccüh vardı. Dergâha geldik. Abdurrahim Reyhan
          Hazretleri  teveccüh  yapacağı  için  Türkiye’nin  dört  bir  yanından
          ihvanlar da Erzincan’a gelmeye başlamışlardı. Teveccühten önceki
          gece hatme yapılıp namazlar kılındı. Teveccühe ilk kez katılacağım
          için heyecandan o gece oldukça geç vakitte uyumuştum. Bu nedenle
          sabah  namazına  zorlanarak  uyandım.  Efendim  Hazretleri  sabah
          namazından  sonra  teveccüh  sohbeti  yapmaya  başladı.  Kalabalık
          oldukça fazlaydı ve biz kendimize ancak dergâhın üst katlarındaki
          bir odada yer bulabilmiştik.
            Bulunduğum oda çok kalabalıktı. Oturma şeklimi değiştirmekte
          bile  zorlanıyordum.  Teveccüh  henüz  başlamamıştı.  Fakat  daha
          şimdiden  ayaklarım  uyuşmaya,  sırtım  ağrımaya  başlamış  ve
          uykusuzluğun  verdiği  yorgunluk  da  buna  eklenmişti.  Derken
          teveccüh başladı. Gözlerimi kapattım ve “Şöyle bir iki karış boşluk
          olsa  da  ayağımı  hareket  ettirsem,  biraz  rahatlasam!”  diye
          düşünmeye başladım. Ayaklarım iyice uyuşmuştu ve beni oldukça
          rahatsız ediyordu. Biraz sonra kendime küçük bir boşluk bulabilir
          miyim diye ihvanları rahatsız etmeyecek şekilde ellerimi yavaşça
          halının  üzerinde  gezdirmeye  başladım.  Ellerimin  kimseye
          dokunmadığını hissedince şaşkınlıkla ellerimi daha geniş bir alanda
          gezdirmeye  başladım.  Şaşkınlığım  iyice  artmıştı.  Çünkü  elimi
          attığım  yerlerde  hiçbir  ihvan  yoktu  ve  yanımdaki  ihvanların
          nefeslerini duyabildiğim hâlde o küçük ve kalabalık odada kimseye
          dokunamıyordum. İçimden “Bu yeri bana Hazret-i Pir açtı” diyerek
          kıvrılıp yattım, ama kulağım Hazret-i Pir’de idi. Efendim üst katlara
          çıkıp  odaya  yaklaştığında  tekrar  oturdum.  Mübarek  gelip elini
          sırtımıza vurdu. Teveccüh bitip gözler açıldıktan sonra yanımdaki
          ihvanların başlangıçtaki gibi çok sıkışık bir vaziyette oturduklarını
          gördüm ve bu suretle Efendim Hazretlerinin bir çocuğa acıyıp ona
          nasıl şefkat ve merhametle muamele ettiğine şahit oldum.
   275   276   277   278   279   280   281   282   283   284   285