Page 281 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 281
Tasarruf 269
İlyas Taç
Avusturya’da yaşayan on iki çocuk babası bir hafızın sonuncu
oğluyum. On dört yaşında Avusturya vekili Hacı Servet Ağabey’den
ders aldım. Bir yıl sonra Abdurrahim Efendim Avrupa’yı teşrif etti
ve Frankfurt Merkez Dergâhı’nda mübarek ellerinden dersimizi
aldık. Aradan belli bir süre geçtikten sonra Efendim’in Frankfurt’ta
teveccüh yapacağı haberi geldi.
Büyük bir muhabbetle teveccüh gününü bekledik ve o gün diğer
ihvanlarla birlikte Merkez Dergâhı’na intikal ettik. Mübarek
Abdurrahim Efendim Hazretleri sohbetini bitirmişti ve artık
teveccühe başlayacaktı. Dergâhın üç büyük odası vardı ve bunların
hepsi iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalıktı. Ben de
muhabbetle ilk teveccühüme katılacaktım.
Lakin genç olduğum ve dizlerim bu şekilde oturmaya alışkın
olmadığı için çok zorlanıyordum. Kısa bir süre sonra dizlerimin
oturmaktan çok ağrıdığını hissetmeye başladım.
Nihayet teveccühün başladığını bildiren “estağfurullah” nidası
geldi ve teveccüh başladı. Mübarek Abdurrahim Efendim teveccühe
en büyük salondan başlamıştı ve binlerce ihvan vardı. Onlara tek tek
teveccüh yapacaktı. Ben ise en son odadaydım. Mübareğin sesini
uzaktan işitiyor ve bana sıra gelesiye kadar epey bir zaman
geçeceğini düşünüyordum. Fakat dizlerimin ağrısından artık
duramaz hâle gelmiş ve gönlümden şunu geçirmiştim: “Efendim
buraya gelinceye kadar ben bu ağrılardan ölürüm herhâlde! Artık
dayanamayacağım.” Gönlümden bunlar geçer geçmez mübareğin
uzaktan, yani en baş salondan gelen sesini bir anda yanımda
duymaya başladım. Bu sırada herkesin olduğu gibi benim de
gözlerim kapalıydı. İnanılmaz bir şekilde şok olmuştum ve bunun
nasıl mümkün olabildiğini düşünüyordum. Efendim Hazretleri nasıl
yüzlerce adamı bir anda geçip teveccühe yanımda devam etmişti!
Sonradan fark ettim ki bir anda benim gibi aciz bir çocuğun bile
imdadına yetişmiş ve elini sırtıma vurup teveccühümü yaptırmıştı.
Bunun akabinde rahat oturma şekline döndüm ve dizlerimin
ağrısından eser kalmadı.